Berna Koraltürk'ün küçük tatlı planları

medyafaresi.com yazarı Anibal Güleroğlu, Berna Koraltürk ile buluştu.

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Her türden diziyle özel kanalların reyting pastasına ortak olan TRT 1’in başarı çıtası gittikçe yükselmekte. Bu gelişmede yapımların kalitesinin önemi büyük tabii… Gerek aile vurgusunu öne çıkartan içeriği, gerekse izleyicinin benimseyip sevdiği isimlerden oluşan kadrosuyla Baba Can’dır dizisi de bu özelliği taşıyan ve TRT 1’in, Pazar reytinglerindeki AB izleyici grubunda ikinciliğe yükselmesini sağlayan kayda değer bir iş.

Yaz dizisi olarak ekrana çıkmadan önce ‘Öyküsüyle ve kültürümüze uygun yapısıyla beğeni kazanmaya aday bir yapım’ yorumunda bulunduğum ve başarılı olacağı konusunda yanılmadığım yapımın bana göre en önemli detayı, oyuncularının performanslarını gönüllerince sergilemelerine de olanak tanıyan ‘komedi-duygu’ karışımı bir akışla ilerlemesi! Gençlerin gönlünü çelen çiftleriyse, bu sürecin bal kaymağı. Özellikle kadın karakterlerin duruluğu ve yer yer absürt sevimliliği bir başka güzel.

Hal böyleyken biz de Ece rolünü başarıyla canlandırıp ‘aile-iş-aşk’ üçgeninde koşturmaca yaşayarak günümüz kadınlarının durumunu çok güzel örnekleyen Berna Koraltürk’ü konuk edelim dedik köşemize…

BİRÇOK ŞEYİN YENİ BAŞLADIĞINI DÜŞÜNÜYORUM…

1-Merhabalar Berna Hanım… Baba Can’dır dizisi öncesindeki röportajlarınızdan gördüğümüz kadarıyla öyle ekstra tesadüflerle dolu bir oyunculuk serüveniniz yok. Yani oyunculuğa adım atışınızda her şey doğal akışı içinde gerçekleşmiş. Peki, bu süreçte hiç hayal kırıklığı yaşadınız mı? Oyunculuk dünyasında karşılaştıklarınızla, beklentileriniz bağdaştı mı? Kısacası, ‘Neden olmasın’ diyerek girdiğiniz bu dünya sizi tatmin etti mi?

Hayır, hayal kırıklığı yaşamadım hiç bir noktada. Aksine hayal etmeye, daha çok içinde olmaya başladım. Yaşadığım her anı tecrübe olarak değerlendirip basamak yaptım kendime. Tabi beklentilerim oldu, bunları göremediğim zamanları da yaşadım. Fakat bu durum, hep kendime dönüp ‘Neyi eksik yaptım’ dememe ve orayı geliştirmeme yaradı.

Birçok şeyin daha yeni başladığını düşünüyorum ve hissediyorum. Bu his beni inanılmaz heyecanlandırıyor. Bu dünyanın içinde olmak, orada olmak her anlamda iyi geliyor bana.

2-İlk ciddi rolünüz Ece… Çok da güzel yakıştı size. Bundan sonrası için belirlediğiniz bir rol kriteriniz var mı? Yani şu tarz karakteri oynamam veya oynarım der misiniz?

Evet, öyle oldu gerçekten de. Ayrıca da teşekkür ediyorum böyle düşündüğünüz için… Hemen hemen her gün sette olunca, Ece gerçekten bir parçam oldu. Bu da çok işime yaradı açıkçası. Bunu kategorize edemem ama beni heyecanlandıracak bir senaryo geldiğinde ve yapabileceğime inandığımda ‘Şunu yapmam, bunu oynamam’ demem. Mizahı olan karakterler daha çok ilgimi çekiyor sanırım. İnanmam yeterli benim için.

BERNA KORALTÜRK’E GÖRE ECE’NİN SEVİLMESİNİN SIRRI…

3-Peki… Ece karakterini artısıyla-eksisiyle nasıl değerlendirirsiniz? Karakteri siz yazsaydınız ne gibi özellikler ilave ederdiniz? İzleyici tarafından sevilmesini neye bağlıyorsunuz?

Ece’nin dünyasıyla benimki o kadar farklı ki, onu anlamak bana bir şeyler katıyor. Hırslı, gergin ve kabuğunda yaşayan biri Ece… Gözünün karalığı sadece işinde, özel hayatında ise tam bir kapalı kutu. Ekleyip çıkarmak olarak değil de, ben Ece hareket edip aktif olduğu zamanları daha yaratımsal buluyorum; bir olayı çözerken ve eğlenirken. Canım Ece (Gülüşmeler)…

Karakterin sevilmesinin sadece benim uğraşımla olduğunu asla söyleyemem. Yönetmenim ve partnerimin bu durum üzerindeki etkisi çok büyük. Set içinde sihirli bir uyum var ve bu durumun içinde bize yansıyan, çıkan enerji karakterlerimize olan bağımızı güçlendiriyor. Bunun geçtiğini düşünüyorum, en azından öyle olduğunu düşünmek iyi geliyor(Gülüşmeler)…

BERNA KORALTÜRK’ÜN FAVORİSİ HANGİ ÇİFT?

4-Gençlerin dizilerde çift taraftarlığı malum. Herkes kendince bir çifti beğenmekte… Ekrandaki diziler içinde sizin böyle bir çiftiniz var mı? ‘Baba Candır’ı izleyici gözüyle yorumlasaydınız favoriniz ‘Ece-Haluk’ çifti mi olurdu yoksa ‘Ceylan-Emrecan’ mı? Neden?

Televizyon izleyemediğim için buna hakkını vererek cevap veremeyeceğim maalesef… Ki, ben dizi izlemeyi severim.

Madem samimiyiz o zaman ‘Ece-Haluk’ diyeceğim çünkü her anına tanık olduğum çift onlar. Bir sevenimiz bizim "şapşallıklarımıza", yaşarken unutulan haller, olarak baktığını yazmıştı ve benim çok hoşuma gitmişti bu.

NEYE TUTKULUYSAM O BAĞLAR BENİ!

5-‘Şapşallık’ dediniz ama aslında sevimliliğiniz oluyor burada… Ve dizideki ilişkinize baktığımızda da, zorlu bir sınav gibi. Gerçek hayatta Haluk gibi bir patronla çalışmak durumunda kalsaydınız tavrınız ne olurdu? Bir kadın aşkı için işinden vazgeçmeli mi sizce?

Benim tahammül eşiğim çok değişken, asla sabit bir cevap veremem buna. Neye tutkuluysam o bağlar beni ve ona odaklanırım. Eğer işimi çok seviyorsam pürüzlerle savaşırım ama yormam kendimi, akışına bırakırım. Elimden geleni yaptıktan sonra baktım olmuyor çeker giderim daha da tanımaz kimse beni.

6-‘Duruma göre hareket ederim’ diyorsunuz yani… Özel hayatınızla magazinde pek yer almayan bir oyuncusunuz. Bu açıdan biraz kendinizden bahseder misiniz? Yaşamdan beklentileriniz neler? Kadın-erkek ilişkisinde olmazsa olmaz dediğiniz kurallarınız var mı?

Hayatın akışında eğer an'da kalabiliyorsam… Onun bana verdiklerini değerlendirdiğim sürece zaten amaçladığım yere doğru gidiyorum demektir ve bu beni tatmin eder. Gerçekten çok güzel sinema filmlerinde oynayıp hayatımı kendi dünyamda yaşamak, çocukluk hayallerimi bir karakterle canlandırmak istiyorum. Benim izlediğim gibi, insanların da beni izledikten sonra hayatlarındaki parçaları birleştirmesini arzuluyorum.

Bu tarifli olan bir şey değil benim için ve bu nedenle her anımı değerlendirmek en öncelikli hedefim. Kural; bana ilham olan şeylerin peşinde koşacak ve yılmayacak kadar yürekli olmak!

KÜÇÜK, TATLI PLANLAR VE TUTKU…

7-Özel hayat demişken… Oyunculuk dışında okuduğunuz branşta da atılımlar yapmayı düşünüyor musunuz? Yoksa Moda ve Tekstil mesleğinizi rafa mı kaldırdınız?

Okul, şu an gündemimde değil ama bitirip mezun olmayı istiyorum tabii… Çünkü severek yaptığım bir şeydi o da. Resim yapmak istiyorum, kendime ait bir atölyede bir şeyler üretmek yaratmak bu da içimdeki tutkum. İleride yapacaklarım için küçük tatlı planlarım işte bunlar…

8-Son olarak, oyunculuk hevesindeki gençlere neler önerirsiniz? Ayrıca ‘Ece-Haluk’ çiftini sevenlere vereceğiniz bir mesajınız var mı?

Öyle bir dönemdeyiz ki insanlar istediği her şeyi olabilir, bunlara ulaşabilir, keşfedebilir. Yeter ki gerçekten isteyip aradığı şeyi bulsun, gerçekten sevsin, tutkulu olup yaşasın.

Ece-Haluk sevenler için de, ‘Hayattan absürtlüğü alın geriye neyi kalır ki’ diyorum :)

Böyle diyor, Baba Can’dır dizisinin kapalı kutusu Ece’si… Bence de hayata anlam katanların başında geliyor, kuralların katılığını yıkan absürtlükler. Sürprizler kadar anlamlı ve güzeller. Bakalım Berna Koraltürk’ün deyişiyle ‘Canım Ece’, Haluk’la ne gibi sürprizler yaşatacak bize?

‘Tarz’ çiftimizin sevenlerini hayal kırıklığına uğratmayacağından emin olarak Berna Hanım’ı yaşadığı absürt maceranın devamına yollarken, kendisine bu güzel ve samimi sohbetinden dolayı teşekkür edip gelecekle ilgili başarı temennilerinde bulunuyoruz.

‘Hayatın absürtlüklerinden mutluluk çıkartmayı başaranlara ne mutlu’ demenin ve gelecek röportaj konuğumuzun Melis Tüzüngüç olduğunu duyurmanın ardından koyalım noktamızı.

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal