2000’den 2017’ye İstanbul

Suriyeli mültecilerin gelmesi, terör olayları Beyoğlu’nda açılan A.V.M’ lerde alışveriş kültürünün değişmesi entellektüel bir eğlence merkezi olmaktan çıkıp günlük yaşamın sürdüğü bir merkez haline gelmeside bizi zor durumda bırakıyor.

Fuat Akyol Fuat Akyol

Bu yazımda 2000’lerden 2017’ye kadar Beyoğlu’nda olan değişimlerden bahsedeceğim. 2000’lerde Beyoğlu’nda yoğun olarak kapkaç olayları vardı. 2004-2005 gibi sonlandı derken yok denecek kadar azaldı. Ben oranlara bakmadan sadece kendi gördüklerimi ve yaşadıklarımı anlatacağım.

2000’lerde Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde her 5-10 metrede bir ağaç ve çöp kovası vardı. 2005'te bu ağaçların ve çöp kovaların hepsi (bu da bize söylenen) güvenlik gerekçesiyle söküldü yerlerine ise Çin graniti döşenmeye başlandı, yaklaşık altı ay Beyoğlu şantiye halindeydi, Çin graniti döşendikten sonra beğenilmedi (kaygan olmasından sanırım) yerine Türk malı taşlar döşenmeye başlandı buda yaklaşık üç ay sürdü.

Bu durum Beyoğlu’nun ziyaretçi sayısının yarı yarıya düşmesini sağladı, ama bu da çözüm olmadı yağmur yağdığında döşemelerin bir tarafına basınca öbür tarafı kalkar ve bütün su üzerimize gelirdi. Aslında Beyoğlu’na baktığımzda konsolosluklar, kültür merkezleri, sinemalar, tiyatrolar, tarihi kiliseler ve tarihi yapısıyla tam doğuyu ve batıya birleştiren bütün kültürlerin bir arada yaşadığı bir sentez özelliği taşımaktadır.

Bir çok işyeri bu sürede kapanma noktasına geldi hatta kapatanlar oldu. Fakat 2008 yılındaki Issız Adam filmi ile çok ciddi oranda ziyaretçilerini çoğaltamaya başladı. Gelen insanlar sadece filmin çekildiği mekanlara değil bütün Beyoğlu ve İstiklal’in tarihi turistik ve eğlence yerlerini ziyaret ettiler. Bu aralarda mekanlarda kendilerini derleyip toparladılar. 2008 ile 2011 yılları ise Beyoğlu’nu altın yılları gibiydi her tarafta cemiyet hayatının ünlü simalarını görme şansımız vardı. Herkes Beyoğlu’nda idi Nişantaşı, Bebek, Etiler’de yaşayan herkesin akın ettiği bir dönemdi.

2011’de ise Asmalımescit’ten başlayarak masa sandalye denetimleriyle birlikte bir süre sonrada masa sandalyenin yasaklanmasıyla da bu süre son buldu. Beyoğlu’ndaki kitle yavaş yavaş Beyoğlu’nu terk etmeye başladı. Aynı zaman dilimlerinde Demirören A.V.M açıldı.

2013’te eğlence vergisi maliye bakanlığına verildikten sonra fahiş oranlarda artmaya başladı. Önceden 6 lira olan aylık 450 tl'ye çıkartıldı. Kulaktan kulağa Beyoğlu büyük otellerin olduğu bir yer haline getirelecek söylemleri yayılmaya başladı ama şu hep gözden kaçırıldı kapalı mekanlarda sigara içmek yasaklandı fakat kontrol sağlanamadı hala da öyle, birçok mekan sigara içirmeye devam ediyor ayrıca alkoldeki her yıl ocak ve haziran ayındaki en az %10 Ö.T.V artışı ile alköllü mekanlar olarak en büyük darbeyi yemiş oluyorduk.

Emek Sineması restorasyonu AKM, Muammer Karaca Tiyatrosu, Devlet Tiyatroları ve Aziz Nesin Tiyatrosu kapatıldı. Gezi olayları sonrası ise artık Beyoğlu yaşanılmayacak bir hal almıştı. Uzun süren gösteriler, biber gazı, plastik mermi, tazyikli su gibi müdahaleler ile gelen kişi sayısı iyice azalmaya başladı.

Ayrıca 2011’de başlayan Suriye iç savaşı sonrası Türkiye’nin bütün şehirleri olduğu gibi İstanbul ve Beyoğlu’da çok yoğun göç almaya başlamasıylada Beyoğlu’nda hayat daha fazla değişmeye başladı. Bol dilencili ve bir çok sokakta arap değnekçilerin olduğu bir yer haline gelmeye başladık. Ayrıca Avrupa’dan turistlerin gelmemeside bu çöküşün en önemli sebeplerinden birisi olmuştur.

19 Mart 2016’tıdaki Beyoğlu patlamasıyla birlikte düşüşün son noktası oldu ve işyerleri hızlı bir şekilde kapanmaya yerlerine ise Araplara giyicek satan yerler haline dönüşmeye başladı. The House Cafe, Media Markt, Paşabahçe, Colombia gibi büyük mağazalar ve resturantlar kapandı. Konuştuğum birçok arkadaş yani içkili resturant ve barlar zar zor ayakta durduklarını ve böyle devam ederse kapatacaklarını söylüyorlar. Bunları takip etmek kolay değil çünkü sürekli isim değiştiriliyor yani el değiştiriliyor şimdi diyeceksiniz bu kadar terör olayında sen ne düşünüyorsun haklı da olabilirsiniz ama bu da hayatın gerçeği işte Beyoğlu esnafı kan ağlıyor ve kimse sahiplenmiyor şu ana kadar.

Ama şöyle de söylemler var, birkaç tane ünlü markanın gideceği gibi bunlar da şu anda söylem sonuç diyecek olursak artık, Avrupalı turistin gelmemesi Suriyeli mültecilerin gelmesi, terör olayları Beyoğlu’nda açılan A.V.M’ lerde alışveriş kültürünün değişmesi entellektüel bir eğlence merkezi olmaktan çıkıp günlük yaşamın sürdüğü bir merkez haline gelmeside bizi zor durumda bırakıyor.

Çözüm ise şu anda kimsenin ilgilendiği bir durum değil, Beyoğlu imdat diyor hoşçakalın…