Abone Ol

Tayfun Atay: Acun'un maymunlardan özür dilemesi gerek!

"Eser’e ya da Fatih’e 'maymun' dendiğinde hakarete uğrayan onlar değil, maymun"

Acun'un maymunlardan özür dilemesi gerek!

Cumhuriyet gazetesi yazarı Tayfun Atay, Survivor'da Fatih ve Eser kavgasında Fatih'e "Sen  nasıl adama maymun dersin yaa" tepkisini gösteren Acun Ilıcalı'nın maymunlardan özür dilemesi gerektiğini söyledi. "Eser’e ya da Fatih’e 'maymun' dendiğinde hakarete uğrayan onlar değil, maymun, daha doğrusu insan-dışı maymunlardır!" diyen Atay, "Dolayısıyla Acun’un, seyrimize sunduğu iki yarışmacının söz dalaşında onların arasındaki 'küfürleşme'ye alet edilip malzeme kılınarak büyük bir haksızlık ve hakarete maruz bırakılmış olan maymunlardan özür dilemesi gerekiyor. diye yazdı.

Tayfun Atay'ın Cumhuriyet gazetesindeki yazısı şöyle:

“Maymun davası” deyince akla 1925’te ABD’nin Tenessee eyaletinde öğretmen John T. Scopes’un evrim teorisini derste anlattığı için yargıç karşısına çıkarılması gelir.

Evet, okullarda evrim teorisinin anlatılmasını yasaklamada biz bir ilki temsil etmiyoruz. Evanjelik Hristiyanlığın kitleleri ruhsal, manevi, ahlaki çerçevede sarıp sarmaladığı Amerika’da da geçen yüzyılın başı, evrim-karşıtı anlayış ve hareketlerle çalkalanmaktaydı. 20 eyalette evrim teorisi ve düşüncesinin okullarda öğretilmesi yasaklanmıştı.

Dahası, öğretmen Scopes, sözünü ettiğimiz “Maymun Davası”nda suçlu bulunmuştur!..

Scopes’un yargı sürecine “Maymun Davası” denmesinin nedeni açık: Evrim, eşittir, “insan maymundan gelmedir” safsatası.


Bu bir safsata, çünkü başka bir yazıda da vurguladığım üzere, insan maymundan gelmiyor; o, bizzat maymun… Biyolojik canlı sınıflamasında (“taksonomi”) onu, “primat” (maymunlar) takımı içerisinde goril, şempanze, orangutanla birlikte, bir “kuyruksuz büyük maymun” (“ape”) olarak aynı alt-gruba yerleştirilmiş buluyoruz.

Gelgelelim “homosentrik” (insan-merkezci) takıntımız, insanı bütün canlılardan, hatta canlılıktan ayrı, “canlı-üstü” bir varlık olarak görme kibrimiz, bu büyüklük kompleksimiz, bırakın maymun olmayı/sayılmayı, maymun “denmeyi” bile kaldıramıyor. Bunu kendimize hakaret addediyoruz.

Bu bakımdan Darwin “Türlerin Kökeni”ni (1859) yayımladıktan sonra Britanya’da Kraliyet Bilimler Akademisi’nde onun gıyabında kilise ve bilimin temsilcileri arasında vuku bulan şiddetli tartışmada sarf edilmiş bazı sözleri örneklemek de hoş olur. Oxford piskoposu Wilberforce çıkmış, Darwin’i ve evrimi savunan bilimci Thomas Huxley’e hayli saldırgan ve hakaretamiz şekilde “ana tarafından mı, yoksa baba tarafından mı maymundan geldiği”ni sormuştur.

Huxley’in verdiği cevap, müthiştir:

“Hayatın gerçeklerini ortaya çıkarmak için sabır ve özveriyle uğraşanları böylesi söz oyunlarıyla karalayan insan soyundan gelmektense kendini ve haddini bilen, gerçeğe saygılı bir maymun soyundan gelmiş olmayı yeğlerim.”

Huxley, Wilberforce’a gereken karşılığı vermiş olsa da o gün bugündür insana maymun demek, hâlâ onu aşağılamaya delil sayılıyor.

Hâlbuki primat canlı grubu içerisinde bir parçası olduğu doğa, diğer canlılar ve tabii diğer maymunlar karşısında en gaddar, en acımasız, en ölümcül, en tahripkâr, en kötü ve en yüzüne bakılmaz olan, “insan” denen maymundur!..

Bunun son derece çarpıcı bir kurgusal karşılığı olarak, goril avcılarına karşı verdiği mücadeleyi hayatıyla ödeyen goril-dostu primatolog Dian Fossey’nin başına gelenleri aktaran “Sisteki Goril” (“Gorilla in the Mist”) filmini hatırlatalım ve izlenmesini önerelim!..

Şimdi bu ön bilgiler doğrultusunda, hanidir memleketin dinbaz-politik gündeminin dehşetli ağırlığı sebebiyle uzak kaldığımız popüler kültüre ve an itibarıyla da onun şahikası durumundaki Survivor’a bir bakış atalım!..

Geçen haftanın “seyirlik” açıdan en çarpıcı hadisesi, iki yarışmacı arasında geçen ve karşılıklı “maymun” atfı üzerinden sürdürülen hakaret ve “küfürleşme” idi.

Yakaladığı her fırsatta göz önüne çıkma arzusuyla kameralara dönerek çıkardığı seslerle canlı taksonomisinde nereye yerleştirilebileceği bir muamma olan “Gönüllü Eser”, rakip oyuncuyu “bozma” yolunda bu performansında o dereceye vardı ki “Ünlüler” takımından Fatih’in ona “maymun” diyerek tepki gösterişine şahit olduk.

Eser de “hakaret”i aynen iade ederek “Sensin maymun” diye karşılık verdi Fatih’e…

Sonrasında Acun Ilıcalı araya girdi ve Fatih’i bir güzel haşladı, “Sen nasıl adama maymun dersin yaa!” diyerek…

Elbette Fatih’e bu sözleri nedeniyle bir de ceza bindirdi.

Bu olup bitenleri acı acı gülerek izledim.

“İnsan” denen maymunun hoyrat bir kendini beğenmişlik ve hamhalat bir cehaletle nasıl “ak”a kara, “kara”ya ak dediğini düşünerek…

Çünkü karşımızdaki tabloda ne kendisine “maymun” denilen Eser, ne de onun “Sensin maymun” diye karşılık verdiği Fatih hakarete uğramaktaydı.

Eser’e ya da Fatih’e “maymun” dendiğinde hakarete uğrayan onlar değil, maymun, daha doğrusu insan-dışı maymunlardır!..

Dolayısıyla Acun’un, seyrimize sunduğu iki yarışmacının söz dalaşında onların arasındaki “küfürleşme”ye alet edilip malzeme kılınarak büyük bir haksızlık ve hakarete maruz bırakılmış olan maymunlardan özür dilemesi gerekiyor.

Ayrıca tabii, “Sen nasıl adama maymun dersin” sözlerinden ötürü de esas kendisine bir ceza kesmesi lâzım!..