Abone Ol

Survivor 2018’in günah keçisi Nihat Doğan mı? Acun Ilıcalı bu analize ne diyecek?

TV8'de ekrana gelen yarışma programı Survivor'ın bu kadar izlenmesinin altında yatan gerçek ne?

Survivor 2018’in günah keçisi Nihat Doğan mı? Acun bu analize ne diyecek?

Oda TV yazarı Ahmet Koyuncu, TV8 yarışması Survivor'la ilgili dikkat çeken bir analizde bulundu.

Survivor'ın zararlı etlikerinden söz eden Ahmet Koyuncu'nun yazısı şöyle:

Survivor'da karakterler nasıl seçiliyor

Daha önceki yazılarımda Survivor’ın topluma, özellikle model alma ile öğrenen çocuk ve ergenlere zararlı etkilerini anlattım. Bu makalelerde Survivor’ın yüksek reyting almasının üç ana nedeni olduğunu ileri sürdüm:

Birincisi, yarışmacılar arasından "Şaban etkisi" gösteren kahramanların yaratılması ve bu kişilerle ekran karşısındakilerin özdeşim kurdurulması idi. Gerçekte yarışan seyircinin kendisi idi. Hatta Sn. Acun Ilıcalı’nın varlığı da bir faktördü. Çünkü Sn. Ilıcalı, halkın ona baktığında kendisini gördüğü, yarı tanrısal kahramanlarından birisiydi.

İkincisi ise, alt beyni etkileyen saldırganlık görüntüleri vardı. Özellikle bilinmeyen bir saldırganlık türü olan ilişkisel saldırganlık (relational aggression) kullanılıyordu. Üçüncüsü ise; Acun Medya’nın yaptırdığı gazete haberleri sayesinde, Survivor ile ilgili algıları yaratıyor ve yönetiyor olması idi.

Ama son dönemde bu yazılarım üzerinde düşünme şansım oldu. Acaba bir şeyleri gözden mi kaçırmıştım? Bilimle uğraşan herkes bias (yanlı görüş) sözcüğünü çok iyi bilirler. Yani bir özelliğin önemini aşırı vurgularken, diğer özelliklerin etkisini göz ardı etme durumunu…

Örneğin Survivor’ın her bölümünde nezaket, centilmenlik, fedakarlık gibi onlarca pozitif örgütsel vatandaşlık davranışları da mevcuttu. Acaba Survivor’da saldırganlık faktörünü vurgularken, iyilik faktörüne değinmemiş miydim?

Kafamı kurcalayan diğer konu ise Sn. Acun Ilıcalı’yı yaptığı her reklamı tutan 100 Numaralı Adam’a benzetmiştim. Sn. Ilıcalı’nın da yaptığı her program tutmuştu. Hatta "Şaban etkisi" gösteren kişilerin toplumsal bir çürümenin meyvesi olduğunu, asıl o çürümeyi yaratan ve o meyvenin bitmesini sağlayan sistemin önemli olduğunu anlatmıştım. Acaba sistem faktörünü ön plana çıkarırken, birey faktörüne yeterince önem vermemiş miydim? İsterseniz bu konuları biraz tartışalım…

MEDYA VE ŞİDDET İLİŞKİSİ

Televizyonun özellikle saldırganlık, satın alma ve oy verme gibi davranışlar üzerinde etkili olduğu bilimsel olarak gösterilmiştir. Özellikle Mills’e göre, kitle toplumu özelliği gösteren toplumların insanları bu etkiye pasif bir şekilde maruz kalırlar. Ki, Türk toplumu özellikle 12 Eylül darbesi sonrası bu özelliği edinmiştir.

Siz de bilirsiniz, ekranda ki saldırganlık ve cinsellik görüntüleri alt beyne hitap eder ve üst beyin devre dışı kalır. Bu görüntülerin profesyonelce kullanımı ile, seyirci farkında olmadan ekrana bağlanır ve yerinde kalkmadan saatlerce seyretmesi sağlanır.

Zaten 3500'den fazla araştırmada, medyadaki şiddet ile saldırgan davranışların ilişkili olduğu gösterilmiştir Bandura’nın Sosyal Öğrenme Kuramına göre insan, diğer insanların davranışlarını gözlemler ve taklit eder Televizyon programları bu modeli oluşturmada oldukça etkilidirler. İzleyicinin yaşı düştükçe de bu etki artar.

Yetiştirme Kuramı göre; izleyiciler, televizyonda yaygın ve yineleyen mesajlardan yansıyan dünyaya uygun algılar geliştirirler. Yani televizyon, gerçek dünyada daha fazla şiddet olduğu imajını sunar ve ekran şiddetini haklı gösterir.

Ayrıca televizyon şiddeti izlemenin rahatlatıcı bir etkisi bir tür boşalmaya, katharsise neden olur. [1-9] Ki, yazımda Survivor’ın da katharsis etkisinden bahsetmiştim. Survivor’da ki şiddet için bilimsel dayanaklarım bunlardı.

SURVİVİOR’DA İYİ İLE KÖTÜNÜN SAVAŞI

Peki Survivor 2017’de reytingi etkileyen faktörler nelerdi? Bu nedenle her bölümü analiz etmeye başladım. Her bölüm yaklaşık olarak iki buçuk saat… Bir bölümün analizi neredeyse bir günü alıyor. Yorgunluğu ise iki günü… Kulaklarınızda sürekli olarak Acun Bey’in sesi yankılanıyor, hatta rüyalarınıza bile giriyor. Ancak 7 bölüm dayanabildim.

Bölüm başına ortalama 30.7 saldırganlık görüntüsü mevcuttu. Ortalama 11.2 sözel saldırganlık (hakaret, ağız dalaşı vb.), 2.7 fiziksel saldırganlık görüntüsü... Ama asıl en tehlikeli saldırganlık türü olan ilişkisel saldırganlık (arkadan konuşma, dedikodu ve sosyal ilişki manipülasyonu vb.) ise ortalama 16.8 görüntü…

Hatta 4 yarışmacıda kişiliğin DARK (karanlık) TRİADI olduğunu fark ettiğimde dehşete düştüm. Yani Makyavelizm + Narsisizm + Psikopati… Tarihte bu dark triadını gösteren liderlere en iyi örnek Hitler’dir. İşte bu tür liderlerin ülkelerinin üzerine kara bulutlar çöker ve insanlarının yüzleri asla bir daha gülmez. Bu karakterlerin Survivor da popüler olması, özellikle çocuk ve ergenler için bir felaketti.

Ama diğer yandan da bölüm başına ortalama 134.4 pozitif örgütsel vatandaşlık davranışı mevcuttu. Örneğin ortalama 22.2 fedakarlık, 21.2 vicdanlılık, 23.5 nezaket, 27.6 sivil erdem, en önemlisi 39.9 centilmenlik… İşte bunlar ise pozitif tarafları…

Survivor 2018 ise geçen yıla göre daha masum kalmış. Daha kolay seyrettim ve yorumladım. İlk 7 bölümü analiz ettiğimde şiddet görüntülerinin neredeyse %5-10’lara kadar düştüğünü gördüm. Yarışmaları atletizm yarışmaları gibi… Önceki yıllarda olduğu gibi bir birini çiği çiğ yiyenler kampı değil, nispeten centilmenlik kampı gibi…

Zararlı olduğunu yazdığımız davranışların önemli bir kısmı azalmış. İyilik faktörü ön plana çıkarılmış bir Survivor… İşte bu iyilik faktörünün reytinge ne kadar etkisi var? Bunu kapsamlı değerlendirecek çalışmalara ihtiyaç vardır.

Aslında dikkatle baktığımda şunu fark ettim. Her insanın kendi içerisinde verdiği savaşın bir benzeri ekranlarda idi. İyi olan yönümüz ile kötü olan yönlerimizin savaşı… Sizde bilirsiniz. İnsanın özünde iyilik olduğu kadar, kötülük ve saldırganlık da vardır.

Kant, "Doğa insana zorba davranır ve insanlar birbirlerini kurtlar gibi parçalar" der. Freud makalelerinde insanın gizli saldırganlığından bahseder. Hatta 1. Dünya Şavaşı’nı gördüğünde insan saldırganlığının ulaştığı boyut karşısında, insanlıktan ümidini keser. Ama doğa da iyilik de vardır. Sosyal Darvinistlerin, özellikle Malthus’un aksine, Charles Darwin hem insan doğasında, hem de doğa da iyiliğin yeri olduğunu söyler.

Peki Survivor 2018’de bu saldırganlık görüntülerini azaltan, pozitif davranışları ön plana çıkaran değişikliğin nedeni ne olabilir? Bizim yazdığımız yazılar mı? Eğer öyle ise, ne mutlu bize… Ama Survivor’ın Hegel’ci filozofu Nihat Doğan ‘edepli edebinden susar, edepsiz kendisi susturduğunu zanneder’ der. Bu ise, diğer bakış açısı…

Survivor 2018’de yine başrolde son günah keçisi Nihat Doğan… Pascal Nouma ile asrın düellosuna hazırlanırken attığı bir tweet ile dünya başına yıkılmıştı. 7 yıl sonra kendi evine dönmüş gibi hissediyor. Kilolu ve hantal… Kilomu verdiğimde Türkücü kardeşinizi görün, diyor. En önemlisi suskun… Arada inciler dökse de, genel olarak fazla ön plana çıkmıyor ya da kontrollü kullanılıyor. Kolej havasından ve takım ruhundan bahsediyor.

Survivor’ın diğer filozofu Turabi ise, Sokrat’çı bir mantık ile yorumlar yapmaya devam ediyor ve kılıçların çekileceği anı bekliyor. Ayrıca yüzüne karşı konuşulmamasından çok şikayetçi… Kendisi de bilmiyor mu? Kas gücüne güvenen dövüş şampiyonu olan bir adamdan, 70 milyonun önünde kim dayak yemek ister ki?

Yine öyküler ön plana çıkarılıyor. Örneğin Iğdır’lı çoban Cumalı Akgül… Ta Iğdır’dan İstanbul’a yürüyerek gelmiş ve Beyazshow’a katılarak Survivor’da yer bulmuş. Evli ve 4 çocuğunun geleceği için Survivor’a katıldığını söylüyor. İşte size Türkiye’nin halini anlatan bir öykü… Bir takımda Memleketimin Koyunları kitabının yazarı Sn. Nihat Doğan, karşı takımda ise memlekette koyunlarını bırakıp gelmiş olan Sn. Cumali Akgül… Anadolu’nun bağrından kopup gelen bu öyküler reyting almayacak da kim alacak?

TÜRKİYE DOPİNG MİLLİ TAKIMI

Survivor 2018’de şiddet azalsa da, Makyavelist duruş devam ediyor. Örneğin yarışmalarda sporcu geçmişi olanların önemli bir kısmının doping cezası ya da iddiası mevcut ya da şike iddiası… Survivor’da Romanya - Türkiye milli maçı yapıldı. Sahada neredeyse Türkiye Doping Milli Takımı vardı. Neredeyse bir tek Sn. Nihat Doğan dopingli değildi. O da oynatılmadığı için küstü ve ‘amigoluğa mı geldik’ diye isyan etti.

Siz de bilirsiniz. Makyelistlerde etik değer çok azdır ya da yoktur. Örneğin geçen yıl milli boksör Adem Kılıçcı doping çıkmasına rağmen Survivor’da finale kadar yükselmiştir. Topluma örnek olması gereken bu sporcuların dopingli çıkmalarına rağmen, Survivor’da final oynayarak ödüllendirilmesi yanlıştır.

Her ne kadar biz Adem Bey’i ve Survivor’u eleştirsek de, balık baştan kokar. NBA tarihinin en büyük doping cezasını almış olan Sn. Hidayet Türkoğlu, kanun tanımaz bir şekilde Türkiye Basketbol Federasyon Başkanlığı’nı yapmıyor mu? Kulüp başkanlığını yaptığı Beşiktaş takımı Avrupa’da şikeden ceza alan Sn. Yıldırım Demirören, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığı koltuğunda oturmuyor mu? Hakkında yolsuzluk iddiaları olan siyasetçilere bir şey oldu mu?

Siyasetçiler ve Federasyon Başkanları bile kanun tanımazken, bu genç sporcular ya da kurduğu televizyonu acımasız medya rekabetinde ayakta tutmak isteyenler ne yapsın?

Oysa Amerika’da Marion Jones’u hepiniz hatırlarsınız. Atletizmde dopingli çıkmış, tüm madalyaları elinden alınmıştı. Bu sporcu şu an basketbolda yeniden zirveye çıktı. Ama çıkarken tüm okulları ve üniversiteleri gezdi. Yaptığının yanlış olduğunu tüm gençlere anlattı. Benim yaptığımı yapmayın dedi.

İşte bizim sporcularımızda da bu yürek var mı? Madem bu yıl Survivor’da centilmenlik ön planda… O zaman onlar da, Marion Jones gibi gençlere doğru mesajları versinler, derim.

İYİ BİR PRENSİN AYAKTA KALMA ŞANSI VAR MI?

Sonuç olarak şiddeti görüntüleri azaltılmış, pozitif davranışların ön plana çıkarıldığı bir Survivor 2018 var. Sn. Nihat Doğan ise kontrollü kullanılıyor. Acun Bey de bilir ki; Nihat Doğan rüzgarın oğludur. Rüzgar eken, fırtına biçer.

Ama programlarda makyavelist tutum devam ediyor. Bu kadar eleştiriyorum. Ama bir yandan da ‘ne yapsın Sn. Acun Ilıcalı’ demekten kendimi alamıyorum. Makyavelizme ilham veren Machiavelli: "Bu kadar kötü arasında, iyi olan Prensin hayatta kalma şansı yoktur, der". [12] Acun Bey bu şekilde davranmayı bıraksın, bu kurtlar sofrasında ondan eser kalır mı?

Bilgisayarlarımız var, uçaklarımız var, ama sistem Ortaçağ kafası ile işliyor. Eğri oturup doğru konuşalım. Sistem ve medya kartelleri karşısında hayatta kalmak isteyenlerin tek çaresi Makyavelist olmak… Çünkü Malthus’un harika çocuklarının kurduğu bir sistem ve "Sosyal darvinizm" bataklığı var. Anında sizi yutar…

Peki kimdir bu Malthus’un harika çocukları?

Bu konuda Sn. Soner Yalçın’ın ‘Saklı Seçilmişler’i çok değerli bir kaynaktır. Bu kitapta anlatılan Nelson Rockefeller’i okuyun… Onun büyük büyük dedesi olan John D. Rockefeller de koyu bir Malthus’çudur ve sosyal Darvinizm ile zenginleşmiştir. Son 30 yıldır ise Globalizm ve serbest piyasa kandırmacası ile tüm dünyayı bir bataklığa çevirmişlerdir.

Acı ama gerçek… Bu vahşi kapitalizmde bir tek Makyavelistler ayakta kalabiliyor. Peki nasıl kalabiliyor? Göz açıklığı ve etiksizlik sayesinde…

Peki sıradan insanlar ne yapıyor? Bir tüketim hayvanı haline gelen ve çürüdüğünü hisseden sıradan insan ise, Sn. Acun Ilıcalı gibi kendisine benzeyen kişilere güveniyor ve bir umut diyerek sürü gibi onların peşlerine takılıyor.

Ama sistem bu kişilerin halk üzerindeki bu etkilerini çok iyi biliyor. Bu nedenle Acun Bey gibi kıvrak zekalı iletişim dahilerini sistemin işleticisi yapıyor ve işlemeye devam ediyor. Peki sonrasında ne oluyor?

Ya sistemde kullanım süresi dolduğunda çöpe atılıyorlar ya da halktan aldığı destekle bir tirana dönüşüyorlar. Sistem onları deliğe süpürmeye geldiğinde, halka ne verdilerse, halk da onlara o kadarını veriyor.

İşte Sn. Acun Ilıcalı hangisine dönüşecek, bunu bizlere zaman gösterecektir…