Abone Ol

Koskoca WSJ, TRT World'ün yayınlarına neden çaktı?

İngilizce yayın yapan TRT World, uluslararası basının kıskacı altında. ABD gazetesi Wall Street Journal, 15 Temmuz'da darbecilerin ele geçirmeye çalıştığı kanal hakkında ağır eleştiriler yöneltti.

Koskoca WSJ, TRT World'ün yayınlarına neden çaktı?

Geçtiğimiz yıl yayın hayatına başlayan Türkiye'nin İngilizce yayın yapan kanalı TRT World uluslararası basının kıskacı altında. Global kartelin dikkatlerini yayınları ve ekran kalitesi ile üzerine çekmeyi başaran TRT World taraflı eleştirilerden ve ön yargılı bakışlardan kurtulamıyor.

Amerikan medyasından Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin yayınladığı son makale kanala ağır eleştiriler yöneltiyor.
Türkiye için iyi bir marka değeri olma yolunda ilerleyen TRT World hakkında geçtiğimiz aylarda da buna benzer yazılar çıkmıştı.

İşte WSJ'da yayınlanan o makale:
Başarısız olan darbeden iki hafta sonra Türkiye'nin İngilizce yayın yapan devlet kanalının yapımcı ve editörleri günün haberlerini tartışmak için İstanbul ofisinde toplandı...
Ülke genelinde, Türk polisi gazetecileri tutuklarken, ordu 15 Temmuz'daki başarısız darbede rolü olabilecek binlerce kişiyi tasfiye ediyordu. Ama kanalın içinde editörler daha çok Amerika'daki seçimlere ve Suriye'deki savaşa odaklanmışlardı. Ordu daki sallanmayı haber yapmaya karar verdiler ama Türk gazetecilerin göz altına alınmasını tartışmaya bile açmadılar.
Toplantıda iki düzine TRT World çalışanına “Gerçekten, Benim gördüğüm kadarıyla pek bi rhareket yok “diyen TRT World'un baş editörlerden BBC eski çalışanı Nick Morgan'a, hiç kimse bu sözlere katılmadıkları hakkında fikir beyan etmiyor.
TRT World geçen sonbaharda İngiliz Yayın Kuruluşları ile aynı liderler liginde uluslararası olarak tanınmak için tutku ile yayına başlayan bir kanal. Fakat geçtiğimiz dört haftada 220 kişilik editoryal kadrodan 7 yabancı çalışan kanalın bakış açısı ve yönüyle alakalı endişelendikleri için istifa etti. çalışanlar darbe sonrasında hükümetin baskısı ile ilgili kritik değerlendirmelerin yok sayıldığını, raporların kurnazca hükümet lehine çevrildiğini ve gazetecilerin sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ofisinden çıkan bilgiler etrafında haber yaptıklarını söylediler.
İstifa edenlerden biri bu kanalın, “olmasını istediği gibi olacağına dair artık hiç umudu kalmadığını" belirtti. “Darbeden sonra belli oldu ki kanal uluslararası profesyonel yayıncılık stantlarına uygun düzgün bir şekilde bu yayını yapmayacak“ diye ekledi.
TRT World kanalının yönetici editörü Resul Serdar Ataş, Erdoğan hükümetinin kanalın içeriğini direk olarak etkilediğini inkar etti
Kanalın -çoğunlukla Orta Doğu ve Avrupa'da yaklaşık 40 milyon izleyici kitlesi ile- diğer devlet yayın organları ile aynı editoryal özgürlüğe sahip olduğunu belirtti.
“Ben yönetici editör olarak, hiç bir zaman Ankara'dan yayınımızı belli bir çerçeve içine alacak ya da bize herhangi bir argüman verecek bir telefon almadım“ diye ekledi.
Batı liderlerine göre, Türkiye'deki basın özgürlüğü yıllardır saldırı altında ama darbe sonrasında ki sıkı önlemlerin daha önce eşi benzeri görülmemiş. 20 Temmuz'da ilan edilen olağanüstü halden sonra Erdoğan içlerinde 16 TV kanalı ve 45 gazetenin bulunduğu tam 131 medya organını kapatmıştı. Savcılar, 89 Türk gazeteci hakkında yakalama emri çıkarmıştı.
Başarısız darbe girişimi gecesinde, Türk askerleri Boğaziçi köprüsünü kapatmış ve yakınında ki TRT World kanalını yayınını kesmeye zorlamışlardı.
Ertesi sabah yayın devam ettiğinde, kanal darbeyi önleyen siviller ile alakalı çok kapsamlı hikayeler yayınladı. Ayrıca Amerika'da yaşayan, Erdoğan'ın komployu yönettiğini düşündüğü imam Fetullah Gülen hakkında kritik yayınlar yaptılar. Gülen bu iddiaların asılsız olduğunu, ona ve destekçilerine karşı hazırlanmış politik bir kan davası olduğunu söyledi.
TRT World kanalında çalışan Türkler bu darbenin Amerika'da 11 Eylül'de yapılan saldırılar gibi onlarda da milli bir travma yarattığını söylediler. Üst düzey editörler, Gülen'i DAEŞ lideri Bağdadi gibi terörist olarak görüyorlar.
Kanalın haber müdürü Fatih Er, “Bana göre Gülen ve Bağdadi arasında hiçbir fark yok“ dedi. “Türkiye'dekiler gazeteci oldukları için değil, darbe ve Gülen hareketi ile bir bağlantıları olduğu için tutukladıklarını düşünüyorum“ diye ekledi.
Bazı TRT World çalışanları yaptıkları haberlerin hükümetin Gülen'e olan nefreti ile orantılı olması gerektiği ile ilgili baskı gördüklerini söylediler. Çalışanlar aynı zamanda personelin bir WhatsApp grubunda Cumhurbaşkanı'nın ofisinden sağlanan argümanları paylaştıklarını ve diğerlerinin de yöneticilerden Gülen hakkında yapılan haberlerin tarzı konusunda özel olarak arandıklarını söylediler.
Darbeden sonra yapılan bazı yayınların engellendiğini veya daha çok hükümetin bakış açısını yansıtacak şekilde değiştirildiğini eklediler.
Hayal kırıklığına uğrayan bir TRT World çalışanı, haber merkezi yöneticilerinin haber merkezinin özgürlüğü için mücadele ettiklerini ifade etti.
“Bu gergin bir ipin üzerinde yürümek gibi , ama tam olarak diğer tarafa atlanmış değil“ diyen bir çalışan, “Bu kadar baskı altında bile, Russia Today ile kıyaslayamayız, bu kanal tamamen propaganda yapmıyor“ diye ekledi.
Morgan'ın söylediğine göre haber merkezi devlet yayın organlarının genel sınırlamalarıyla çalışırken aynı zamanda gazetecilik onurunu korumaya çalışıyor.
“Ülke yaralı ve şu anda acı çekiyor“ diyen Baş editörlerden Morgan şöyle devam ediyor: “Bu yukarıdakilerle sürekli bir tartışma konusu. Ben özgür ve bağımsız demeyeceğim evet ama, hangi medya organı öyle ki ?“