Abone Ol

Kızımın kirli çamaşırlarını kokluyorum

Ankara’nın Sincan İlçesi’nde otururken 18 Ocak 2011 tarihinde ablası Şerife Bekçi’ye YGS formu almak için henüz 15 yaşına girmeden evden çıkan, ancak bir daha kendisinden haber alınamayan Melike’den 4 yıldır haber alınamıyor.

Kızımın kirli çamaşırlarını kokluyorum

Kızı için 46 aydır göz yaşı döken acılı anne Fatma Toyguncu, "Melike’msiz bayramların gelmesini hiç istemiyorum. Ateşlerin içinde yanmak, sularda, denizlerde boğulmak gibi Melike’msiz bayram. 4 yıldır hep bekledim" diye göz yaşı döktü.

HANGİ ANNE DAYANIR BU AYRILIĞA
Sincan’ın Ahi Evran Mahallesi’ndeki evinden 46 ay önce Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na (YGS) girecek ablası Şerife’ye form almak için evden çıkan, ancak kendisinden bir daha haber alınamayan Melike Toyguncu"nun annesi Fatma ve biricik kızı babası Mahmut Toyguncu göz yaşları döküyor. Bayramların gelmesini hiç istemediğini belirten anne Fatma Toyg uncu, "Melike’msiz 8 bayram geçti. Hangi anne, hangi ciğer dayanır böyle bir acıya, böyle bir yokluğa. İnsanlar Kurban Bayramı’nı tatlı ile, böreklerle , şenliklerle geçirirken, benim soframda, evimde hep acı var" dedi.

KİRLİ ÇAMAŞIRLARINI KOKLADIM
Yavrusu Melike’nin kendisinden bayramlık isteyemediğini belirten acılı anne Toyguncu, "Ama ben onun bayramlıklarını hiç ihmal etmedim. Yine aldım bayramlıklarını gelir giyer diye. Ama giydiremedim. Hep kulaklarım telefonda, Melike’mden gelecek bir haberde kaldı. Belki vicdana gelir de bırakırlar kapalı kapılar ardından yavrumu diye hep bekledim, ama gelmedi. Ancak bir anne olarak umudumu hiç yitirmedim, onun hayali ile yaşayıp, resimleri, kirli çamaşırlarını koklayıp avundum. Melikemin yaşıtlarındaki kızlara sarıldım. Ateşlerin içinde yanmak, suların, denizlerin içinde boğulmak gibiydi Melike’msiz bayram. Bayramların gelmesini onun yokluğunda hiç istemedim" dedi.

Kızı Melike için polisin kapıyı çalıp, haber vermesini beklediğini belirten anne Toyguncu, "Her kapı ve telefon çalındığında fırladım, belki Melike’mden gelen bir haberdir diye. Ancak ne polis geldi, ne de kapım çalındı. Ağlayan duvarlar. O duvarların dibinde çaresiz kalan bir anne. Çığlık çığlığa sönmeyen, dinmeyen ateşiyle, evlat hasretiyle hep kalakaldım. Kızımın bulunması için çalmadık kapı, çıkmadığım televizyon kanalı kalmadı, ancak Melike’me ulaşamadım. Kızımın ölü yada diri görmek istiyorum. Onun kemiklerine dahi razıyım. Kızımın hep arkasında durdum, yine duracağım. Yok muydu koca Türkiye Cumhuriyetinde benim yavruma uzanacak bir el, acımı dindirecek bir yetkili yokmuydu?" diyerek göz yaşı döktü.