Abone Ol

Kemal Kılıçdaroğlu: FETÖ'cü arıyorsan Saray'a bakacaksın

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin olarak, "Kontrollü bir darbe girişimiydi" iddiasını sürdürerek "Kontrollü darbe girişiminin ipliğini yakında pazara çıkaracağız, bunu da herkes görecek" diye konuştu.

FETÖ'cü arıyorsan Saray'a bakacaksın

Kılıçdaroğlu, Sözcü gazetesine yönelik başlatılan 'FETÖ' soruşturmasıyla ilgili de "Savcı kardeşim sen FETÖ'cü arıyorsan Bakanlar Kurulu'na, Saray'a bakacaksın" yorumunda bulundu.

Partisinin grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:

"Gazi Mustafa Kemal 16 Mayıs 1919'da o gemileri gördüğünde der ki; Geldikleri gibi gidecekler. 19 Mayıs 2919, Türkiye Cumhuriyeti'nde Milli Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcıdır. Biz bu töreni, tarihimizi hatırlayarak kutlamak istiyoruz. Beşiktaş belediyemiz de bu çerçevede kutlamak istedi. Valilikten izin istedi. Valilik izin vermedi. Bunun üzerine belediye başkanımız bütün gazetelere tam sayfa ilan verdi. Yaptıkları tüm hazırlıkları anlattılar.


"Bize Saray'ın valisi değil devletin valisi lazım"
Bunun üzerine "Vay efendim sen toplumu tahrik edici ve kamu düzenini bozan ilan verdin" denerek belediye başkanımız hakkında soruşturma açtılar. Ya sen kim oluyorsun Vali Bey de, bizim geri adım atacağımızı düşünüyorsun. Asıl toplumun huzurunu bozan sensin. 19 Mayıs'ı kutlamak ne zaman suç olmaya başladı. Diğer belediyelere izin verirsin, Beşiktaş Belediyesi'ne neden izin vermezsin? Bize Saray'ın valisi değil, bize devletin valisi lazım.


"Sözcü gazetesini FETÖ ile suçlamak aklın kabul edebileceği bir şey değil"
Sözcü gazetesine operasyon yapılıyor. Gazete çalışanları hakkında yapılan suçlamayı okuyorum; FETÖ'ye üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek. Yani herkesi FETÖ'yle suçlarsın da Sözcü'yü suçlamak aklın ve vicdanın kabul edebileceği bir şey değil. Peki Sözcü gazetesi nedir? Sözcü, halkın sözcüsüdür arkadaşlar. Halk adına yayın yapar. Halkın sesi, gözü ve kulağıdır Sözcü. Atatürkçülükten, demokrasiden ödün vermeyen bir gazetedir.

Sözcü'nün yazarları kalemini satmayan, dik duran onurlu yazarlardır. Sözcü'nün sürekli denetlendiğini biliyoruz. Sürekli denetlerler ama açık bulamazlar. Yazarlarına sansür uygulamayan ender gazetelerden biridir. Sözcü ihale peşinde koşmaz. "İktidara, hükümete biraz yalakalık yapalım da biraz malı götürelim"diyen bir kişiliği de yoktur Sözcü gazetesinin.

Burak Akbay diyor ki; "Tek suçum Türkiye'de gazetecilik yapmak". Türkiye'nin yarı açık cezaevi olduğunu biliyoruz zaten. Bakın kamu bankaları bütün gazetelere ilan verirler, ama Cumhuriyet'e, Sözcü'ye ilan vermezler. THY, bütün havuz medyasının okunmayan ne kadar gazetesi varsa verir. Ama Cumhuriyet'i, Sözcü'yü sokmazlar. Ne Cumhuriyet'i susturabilirsiniz, ne de Sözcü'yü susturabilirsiniz. Cumhuriyet için bir FETÖ'cü buldular, savcı, davayı ona açtırdılar. Savcı açamıyor, dosya boş. Savcı sonunda davayı açtı ve gözaltı kararlarını verdi. O savcıya seslenmek istiyorum; sen sarayın savcısısın, Cumhuriyet savcısı değilsin. Cumhuriyet savcısı emir almaz, yasalara bakar.


"Savcı iktidarın maşası olamaz"
Savcı iktidarın maşası olmaz, Saray'dan gelen talimata göre iddianame hazırlamaz. Onurludur, cumhuriyetin savcısı. Cumhuriyetin savcısı dik durur. Cumhuriyetin savcısı medya özgürlüğünden yanadır. Cumhuriyet savcısı evrensel hukuktan yanadır. Cumhuriyet savcısı iradesini saraya teslim etmişse o cumhuriyetin değil, sarayın savcısıdır. FETÖ'cü arıyorlar. Cumhuriyet'te bulamadılar, Sözcü'de bulur muyuz diye? Savcı kardeşim, sen FETÖ'cü arıyorsan bakanlar kuruluna bakacaksın, saraya bakacaksın. Bu savcı kardeşime bir küçük ipucu da vereyim, Star gazetesinden

24 Kasım 2013'te bir yazar, bakın şunları yazıyor:

“Başbakan Tayyip Erdoğan, Rusya’dan dönerken uçakta gündeme ilişkin konularda açıklamalarda bulundu. Erdoğan, ‘Cemaat üyeleri şimdiye kadar bizden ne talep ettiler de yapmadık? Cemaatin en ileri gelenleri, mensupları bugüne kadar acaba ne getirdiler de Tayyip Erdoğan bunu geri gönderdi? Yani üniversitelerin verilmesiyle alâkalı adımlardan tutun da birçok faaliyetlere yönelik yapabileceğimiz ne varsa bunları yaptık. Benden geri dönen hiçbir şey yoktur. Buna rabbim şahittir’ dedi.

"Kontrollü darbe girişiminin ipliğini yakında pazara çıkaracağız"
Gerçekten de ne istediler de vermediler? Arkadaşlarım bakın, kontrollü darbe girişiminin ipliğini yakında pazara çıkaracağız, herkes tanık olacak buna göreceksiniz.

Bugün bu kontrollü darbe girişiminin ağır ağır ipuçları ortaya çıkıyor. Kimin ne yaptığını gayet iyi biliyoruz. 15 Temmuz karşı darbe girişimidir arkadaşlar. Bugün Türkiye, karşı darbeyle karşı karşıya arkadaşlar. Binali Bey ne diyor; FETÖ'nün siyasi ayağı yok. Siyasi ayağı var kardeşim. Saraydan başlayarak AKP grubuna kadar ineceksin.

FETÖ'yü beslediler, büyüttüler. "Ne istediler de vermedik" dediler, Türkiye'yi teslim ettin. "Sözcü'de FETÖ'cü var mı" diye soruyorlar. Ya sensin FETÖ'cü, senden iyi FETÖ'cü mü var? Kendi suçlarını gizlemek için garibanların üzerine gidiyorlar.


"Bunlar sadece terör örgütlerine sıcak davranmadılar, bazen beslediler de"
Bunlar sadece terör örgütlerine sıcak davranmadılar, bazen beslediler de. Bunların biri de IŞİD terör örgütü. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜSİAD'ın YİK toplantısına katılır ve orada bir konuşma yapar. Ama bir bölüm var ki, yayınlanmaz. Merkez medyasında yazı yazan bütün yazarlara sesleniyorum, bunu görmedik diyemezsiniz. Gazetecilik refleksi ile bu sizin önünüze gelir zaten. "İşte Suriye, biz Gaziantep'teki DEAŞ saldırısı olana kadar hep sabrettik.

Ama kadın, çocuk öldürüldükten sonra 'Daha duramayız' dedik". Ya bunun terör örgütü olduğunu biliyorsun, sabrediyorsun. Bir terör örgütüne sabır gösterilir mi? Gaziantep saldırısına kadar ne oldu? Tarih tarih vereceğim arkadaşlar. Niğde'de 2 polisimiz şehit edildi. IŞİD şehit etti. 11 Haziran 2014, Musul Başkonsolosluğumuz basıldı, yine terör örgütü demediler. 6 Aralık 2015, Sultanahmet'te bir polisimiz şehit oldu, yine terör örgütü demediler. 20 Temmuz 2015 Suruç'ta 34 kişi hayatını kaybetti, yine terör örgütü demediler. Sabrettiler. Bunlar toplu gösteriler yaptılar, yayın organları çıkardılar.

1 Eylül 2015 Kilis'te bir askerimizi şehit ettiler. 10 Ekim 2015, Ankara'da katliam yaptılar, terör demediler, kokteyl dediler. Sultanahmet'te 13 kişi hayatını kaybetti, yine sabrettiler. 29 Ocak 2016, İstiklal Caddesi, 5 kişi hayatını kaybetti. 28 Haziran 2016, Atatürk Havalimanı İstanbul'da, 45 kişi hayatını kaybetti yine seslerini çıkarmadılar. Gaziantep saldırısına kadar 209 vatandaşımız IŞİD terör örgütü tarafından şehit edildi. Israrla terör örgütü demediler.

Şimdi kalkıyor bu suçunu itiraf ediyor. Gaziantep saldırısına kadar sabrettik diyor. Bu 209 kişinin günahı kimin boynuna? Seyrettik diyor, 209 kişi hayatını kaybederken. Değerli arkadaşlarım, bu yüzlerce vatandaşın ölümünü niye beklediler? Çünkü ideolojik akrabalıkları var bunların. Çünkü bunlar Suriye'ye silah gönderiyorlardı IŞİD'e, El Nusra'ya, TIR'larla silah gönderiyorlardı.

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Namusu ve şerefi nerede bıraktınız?
Şimdi soruyorum sevgili savcı, saraydan talimat almadan bu cümleyle ilgili olarak bir şey yapıyor musun? Neden sen sabrettin kardeşim 209 kişi hayatını kaybedecek? Bunların bir belediye üyesi var, "IŞİD iyi ki varsın, Allah kurşununu azaltmasın" diyor. Bu cumhuriyet savcısına sormak istiyorum, senin ne işin var Sözcü ile, Cumhuriyet ile... Bu ülkenin bekasını düşünüyorsan asıl bunların üzerine gideceksin.

Değerli arkadaşlarım. 15 Temmuz darbe girişimini hepimiz biliyoruz. Kontrollü bir darbe girişimi olduğu konusunda kanaatimiz iyice güçleniyor zaten. OHAL'le bütün istediklerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Çıkardıkları kararnamelerle demokrasiyi askıya aldılar. Ve bu süre içinde anayasayı değiştirdiler. Bu anayasa, hukuksuz bir anayasadır. Bu anayasa, mühürsüz bir seçimin ortaya çıkardığı anayasadır. Bu anayasanın, cumhurbaşkanının yemini bölümünü bir daha okuyorum;

"Üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma, büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerinde and içerim". Şimdi ben merak ediyorum, tarafsızlık gidip bir partiye üye olduğunuz anda biter. Genel Başkan olduğunuz anda biter. O zaman bu namus ve şerefi nerede bıraktınız siz? "