Abone Ol

Kapatılmak istenen Gaziantep genelevinden Leyla anlatıyor

“Antep halkı geneleve gidiyor, yetkililer 'şehre yakışmaz' diyor”

Gaziantep genelevinden Leyla'nın isyanı

Gaziantep’te “Şehre yakışmadığı” gerekçesiyle kapatılmak istenen genelevde çalışan Leyla isimli seks işçisi, yaşadıklarını anlattı.

bianet’ten Çiçek Tahaoğlu’na konuşan Leyla, “perişan” olduklarını ifade ederken, başka ilde okuyan iki çocuğunu hatırlattı ve şu ifadeleri kullandı:

“Burası kapatılırsa borçlarımızı nasıl ödeyeceğiz? Çocuklarımın kirasını nasıl ödeyeceğim? Annemin tedavi masraflarını nasıl karşılayacağım? Bizi dikkate almıyorlar, daha doğrusu insan olarak görmüyorlar.

“Biz burada esir değiliz, köle değiliz. Vergimizi de veriyoruz. Bizim çocuklarımızı okutmaya, rahat bir hayat yaşamaya hakkımız yok mu? Biz yolumuzu seçmişiz. Onlar bizim neyimizi koruyor? Koruyorsa bize ev alsın, erken emekli etsin, tamam baş tacı diyelim. Kendilerinin tuzu kuru, parayla oynuyorlar çünkü paraya ihtiyaçları yok. Bizim hiç mi hakkımız yok? Biz insan değil miyiz?”

“Burası doktor kontrolünde, dışarıda çalışanların sağlık kontrolü yok”
Gaziantep’te şehir merkezinde bulunmayan genelevde 12 ev var ve 60’a yakın kadın çalışıyor. Genelevin seks işçileri dışında çalışanları da var; kantin, kuaförler, temizlik işçileri. Yani seks işçileri dışında da 100’e yakın çalışan var.

Leyla, Gaziantep’te zaten 19 yıldır kimseye vesika verilmediğini, geneleve yeni girişlerin olmadığını anlatıyor. “Şimdi de bizi sokağa atıyorlar” diyor, “O kadar kadın çalışıyor burada. Bir de diğer işçiler var. Bu kadar insanın ailelerini düşünün.”

Leyla da genelevlerin kayıtlı ve denetim altında, hem kadınlar hem müşteriler açısından güvenli mekanlar olduğuna dikkat çekiyor, “Burası büyük bir şehir. Dışarılarda fuhuş aldı başını gidiyor, dışarıdaki kadınların sağlık kontrolü de yapılmıyor. Sen fuhşu kökten bitirmek istiyorsan, önce dışarılardan başla. Buralar doktor kontrolü altında.”

“Camlara film çektiler, gün ışığı görmüyoruz”
Geneleve yönelik tek fiziksel baskı, yola kamyonlarla kum dökülmesi değil. Mart ayında Ahlak Büro ekipleri geneleve büyük bir operasyon düzenledi. Kadınların aktarımına göre, evlerin hepsine tutanak tutuldu.

Bir genelev hakkında üç kere tutanak tutulunca ruhsatı iptal ediliyor.

Leyla “Bizi camda görünce tutanak tutuyorlar” diyor. Bu süreçte camlara koyu renk film çekilmesi de zorunlu tutulmuş. Kadınlar “Bunalıyoruz” diyor. Gün ışığı göremediklerini, giderek cezaevi koşulları yaratıldığını söylüyorlar.

“Antep halkı geneleve gidiyor, yetkililer 'şehre yakışmaz' diyor”
Kırmızı Şemsiye Derneği Başkanı Kemal Ördek, konuyla ilgili yetkililere ulaşmaya çalıştıklarını ancak randevu taleplerinin net bir şekilde reddedildiğini söylüyor.

“Geneleve talep var ve talep var iken arzın olması da doğal. Üstelik bu arz, ilgili mevzuatça yasal bir biçimde gerçekleştiriliyor” diyen Ördek, genelevin ahlaki gerekçelerle kapatılmasının "ikiyüzlülük" olduğunu söylüyor.

“Gaziantep halkı geneleve gidiyor, bu halkın seçtiği yetkililer ise genelevin şehre yakışmadığını iddia ediyor."

"Genelev yasal bir mekan, kapatılması kayıtdışı alanı büyütür"
Ördek şöyle konuşuyor:

“Anlamamız gereken şey şu: Bu kadınların çalışma hakları var ve bu hak kapsamında istediği yerde çalışmak için gerekli yasal başvurularını yaparak burada çalışmaya devam ediyorlar. Genelevin kapatılması demek, kayıt dışı alanın büyütülmesi demek. Bu da denetimsiz, sağlıksız ve güvenliksiz alanlarda seks işçiliği yapılması demek oluyor. Gaziantep’e asıl yakışmayan şey budur.

“Yetkililer bir yandan sokaklarda, caddelerde seks işçiliği yapılmasın diye işlem yapıyorlar, diğer yandan ise seks işçiliğinin kayıt altında, sağlık koşulları açısından güvenli ve şiddete karşı korunaklı yapıldığı genelevi kapatıyorlar. Bunu yaparken de, kadınların içinde oldukları borçları ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin yaşayacakları olumsuzlukları düşünmüyorlar.”

Kırmızı Şemsiye, genelev kapatıldığı takdirde cevaplanması gereken birçok soru olduğunu vurguluyor:

“Yıllardır bu işi yapan ve bunu meslek eden kadınlar geçimlerini nasıl sağlayacak? Kadınlara tazminat ödenecek mi? Emeklilikleri ne olacak? Bu koşulların hepsi bir arada sağlanırsa, belki sektörü bırakmak isteyecek birkaç kişi çıkacaktır.”