Abone Ol

Fehmi Koru, Payitaht Abdülhamid'le House of Cards izleyicisini karşılaştırdı

Fehmi Koru TRT1 dizisi ve Amerikan yapımı politik dizi izleyicilerinin analizini yaptı.

Fehmi Koru Payitaht Abdülhamid'le House of Cards izleyicisini karşılaştırdı

Gazeteci Fehmi Koru, kendi adını taşıyan internet sitesi için bir dizi analizi kaleme aldı.

Fehmi Koru TRT1 dizisi Payitaht Abdülhamid'le Amerikan yapımı dizi House of Cards izleyicisi arasındaki farkı yazdı.

İşte Fehmi Koru'nun o yazısı:

"Payitaht dizisini izleyenler ile House of Cards izleyicileri arasındaki fark…

Eskisi gibi kitaptan ürken bir millet sayılmayız, artık fikri gıdasını kitaplardan alan gençlerimizin sayısı da az değil; ancak yine de bizleri başka ülkeler vatandaşlarından ayıracak derecede televizyon düşkünlüğümüz var.

Haberleri çoğumuz gün boyu izlediğimiz televizyonlardan alıyoruz, yorumları da TV ekranlarına yansıyan tartışmalardan…

Gazeteler hızla kaybedenler sınıfına kayıyor.

Muhalif kalemler gazetelerde kendilerine yer bulamıyor, bu da internet gazeteciliğini beslemeye yarıyor.

Küçük bir azınlık ama…

Konuyu ilgi alanıma taşıyan.. resmi çevrelerin de açıklamaları ile.. söyleyeceği sözü olan herkesin görüşlerinin artık bilindiği bir konu haline dönüşen.. ‘15 Temmuz darbe girişimi’ üzerine okuduğum son yazılar oldu.

Konuya ilişkin yazıları kaleme alanları televizyonlardaki tercihlerine göre ikiye ayırabildiğimi fark ettim.

Ülkemiz siyasi tarihinin kaydettiği en hain müdahalelerin ilk sıralarında yer alan 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili resmi tezi hiç tereddütsüz kabul edenlerimiz büyük çoğunluğu teşkil ediyor; ancak anlatılanlara kuşkuyla yaklaşanlar da var işte.

Şimdi o gecenin davalarının duruşmaları da başladı, ‘sanık’ sıfatı taşıyanların, hiç değilse bazılarının, kafa karıştırıcı ifadeleri de konuya hafif tertip kuşkuyla yaklaşanlar tarafından kendilerine ‘haklılık payı’ çıkarma gerekçesi haline dönüşüyor.

Düşüncesini çok açık ifade edenler de var aramızda, şekere-çukulataya azık ederek sunanlar da…

Yazarları bu sebeple kolayca “Yerli dizi seyircisi” ve “Yabancı diziler ve filmler müdavimi” olarak ikiye ayırabiliyorum.

İlk kategoride yer alanlar, yani darbe girişimini ülkemize yapılmış en büyük ihanetlerden biri olarak gören, konuyla ilgili etkinliklere ellerine bayrağını alarak katılan, tersine bir söz, fikir, açıklama, tereddüt izharı fark ettiklerinde rahatsızlık duyup derhal kulak kabartan geniş kitleler…

Onlarla aynı görüş ve hisleri taşıyan yorumcular…

En geniş kitle bu bölüm.

Diziler ve dizilere yansıyan tarihimiz

Yerli diziler.. sadece tarihe ilişkin olanlar değil.. gönül ilişkilerini anlatanlar bile.. geniş kitlelerimizin duygu ve düşünceleriyle tam bir uyum içerisinde.

Herbirinde tarihimizin makûs talihine ait izler bulmak mümkün; tarihi olanlarda doğrudan, günlük hayattan kesitler sunan dizilerde arka-plan malzemesi olarak…

Tarihimiz Sultan Abdülaziz’in (1876) ve ardından Sultan 2. Abdülhamid’in (1908) tahttan indirildiği türden entrikalarla dolu bir tarih. Dört-beş de askeri müdahale yaşandı Cumhuriyet döneminde…

Son zamanlarda birbiri ardına beyaz cama yansıtılan dizilerde tarihimizin entrikalarla dolu yüzüyle tanışıyor dizi meraklısı kitleler…

Bazılarını izlerken “Aa, ben bu tezle daha önce karşılaşmıştım” diye düşündüğüm oluyordu; sonradan öğrendim, akıcı bir üslupla tarihimizin o kritik dönemlerini romanlaştıran bir yazar, şimdilerde TV dizilerinin ya senaristliğini yapıyormuş, ya da tarih danışmanlığını…

Gazetelerde yazanlar da, bizler hepimiz, hepiniz gibi TV’den uzak duramıyoruz. Bizler de yerli-yabancı diziler ve filmler izliyor ve çoğumuz bunun için yine televizyonlardan medet umuyoruz.

Aramızda yerli dizi meraklıları çok, birazcık da olsa yabancı dizi ve film düşkünleri de çıkıyor aramızdan…

İşte 15 Temmuz ile ilgili anlatıyı bütünüyle benimsemekte zorlananlar, o yabancı dizi ve film düşkünleri arasından çıkıyor gibime geliyor.

Yabancı dizi ve filmler kafa karıştırıyor

Bu sonuca varmama bir film ile bir dizi sebep oldu.

Filmin adı ‘London Has Fallen’ (Bizde ‘Kodadı Londra’ ismiyle gösterildi). Dizi ise, Netflix yapımı, beşinci sezonuna şu günlerde erişilen ‘House of Cards’ (‘Kartondan Ev’).

Londra’da geçen 2016 yapımı film aniden hayatını kaybeden İngiltere başbakanının cenaze töreni için ülkeye gelen dünya liderlerine karşı girişilen kanlı bir müdahaleyi anlatıyor. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı bir siyasi ortamı yansıtıyor film.

Dizi ise bir başka âlem. Son (5.) sezon, ikinci kez yeniden seçilme ve eşini de başkan yardımcısı olarak seçtirme derdindeki ABD Başkanı Frank Underwood ve çevresinin etrafında geçiyor.

Entrikası bol bir dizi, ama çevrildiği ülkenin tarihinde bizde yaşandığına benzer müdahaleler bulunmadığı için, anlattıkları izleyende farklı sonuçlar doğurmaya yol açıyor.

‘House of Cards’ dizisinin beş sezonunu birbiri ardına izleyenler.. siyasilerin anlatımına güvenmez hale gelir..

Güncel sorunumuz da bu noktada başlıyor sanıyorum: O kadar çok sayıda kanal ve o kanalları bizlere iletme iddialı değişik platform var ki ülkemizde; bir yandan çok sayıda yerli dizinin biri bitip yenisi başlıyor, bir yandan da dünyanın bir yerlerinde gösterime giren yabancı diziler televizyonlarımızda kendilerine ekran bulabiliyor.

Bu durum, yabancı dizilere meraklı olan ve yerli dizilere ilgi göstermeyenler ile yerli dizi düşkünlerimizin güncel olaylara verdiği tepkileri de etkiliyor…

Bana böyle geliyor hiç değilse."