Abone Ol

Erdoğan: Kaçtı denilen Kürt kardeşlerim yer değiştirdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dünya Turizm Forumu'nda konuştu. Erdoğan; "Şu anda yeni bir döneme giriyoruz. Bütün orada 'kaçtı' denilenler kaçmadı. Şu anda onlar yer değiştirdiler." dedi.

Erdoğan: Kaçtı denilen Kürt kardeşlerim yer değiştirdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda yeni bir döneme giriyoruz. Bütün orada 'kaçtı' denilenler kaçmadı. Şu anda onlar yer değiştirdiler. Niye? Oradaki benim Kürt kardeşim şu anda yer değiştirerek, bu operasyonların başarıyla devamını sağlıyor.' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:

"Şu anda yeni bir döneme giriyoruz. Bütün orada 'kaçtı' denilenler kaçmadı. Şu anda onlar yer değiştirdiler. Niye? Oradaki benim Kürt kardeşim şu anda yer değiştirerek, bu operasyonların başarıyla devamını sağlıyor. Bu operasyonlar bittikten sonra ki, bu arada kiraları, her şeyi veriliyor, ondan sonra buralarda yapılan planlamayla projeyle süratle yeni ilçeler inşa edilecek ve inşa edilen yeni yerlere de şu anda oradan kaçtı denilen vatandaşlarımız gelip yerlerine yerleşecekler. Daha modern şekilde hayatlarını sürdürmeye başlayacaklar. Bölgede terör örgütü üzerinden kurulmaya çalışılan tek tipçi, baskıcı, faşist anlayış bizzat Kürt kardeşlerim tarafından çukura gömülmüştür. İnşallah terör örgütü tehdit olmaktan tamamen çıkarıldığı zaman bölge şehirleri de tekrar şaha kalkacaktır. İstikrarını, emniyetini, huzurunu, kardeşliğini pekiştirmiş bir Türkiye'nin maddi ve manevi her noktada tarihte hiç olmadığı kadar kazanacağını biliyoruz. Bunu başkaları da biliyor. Onun için önümüze bunca engel çıkartılıyor, onlara rağmen başaracağız, onlara rağmen 2023 hedeflerimize ulaşacağız. Hiç endişeniz olmasın."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, PKK’ya yönelik operasyonlarda ele geçirilen silahlara ilişkin olarak, “Neredeyse her ülkenin silahları var” iddiasında bulundu.

“Dünyanın tamamına yakınını dolaşmış bir lider olarak her yerde turizmin ne durumda olduğunu biliyorum” diyen Erdoğan, “En son Şili, Peru, Ekvador ve Senegal’den geldim. Oralardaki turizmi de gördüm. Dedikleri ne biliyor musunuz? ‘Siz turizmde çok ilerisiniz, alacağımız çok şeyler var.’ Öyleyse bu aksiyonumuzu daha da artırarak devam ettirmek ve öğrencilikteki Erasmus gibi turizmde de bu geliş-gidişleri artırmamız lazım” ifadelerini kullandı. Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen ‘Dünya Turizm Forumu’ kapanış oturumunda konuştu.

Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Geçmişte Antalya sadece deniz, kum, güneşle ilgili turisti çekerdi. Son 12-13 yılda olay değişti. G20 liderler zirvesiyle Antalya kendini ispat etti. Antalya zirvesi öncesinde içeriğini ve organizasyonunu ülkemizin yönettiği 60 hazırlık toplantısı düzenlendi. Bakan düzeyinde yapılan bu toplantılara 15 bin delege katıldı. Antalya liderler zirvesine ise 10 bin kişi iştirak etti. 29-30 Eylül tarihlerinde yine bu şehirde G20 turizm bakanları zirvesi yapıldı.

Antalya bu gurur tablosuna 77 gün sonra, yani 23 Nisan’da açılacak EXPO2016 ile inşallah yeni bir sayfa ekleyecek ve EXPO2016’nın bir başka özelliği var. Yani geçici değil. Orada dünya ülkelerinin hepsinin bahçeleri olacak, bir botanik fuarıdır bu. Bu botanik fuarında süreklilik arz eden, bakımı ülkemizce yapılacak bir fuar yapıyoruz. Gerçekten iftihar edeceğimiz bir fuar. 1 milyon 150 bin metrekare alan üzerinde böyle bir fuara ülkemiz sahip oluyor. Siz de artık Antalya’ya gidince, sadece alışılmış yerler değil, bu fuarı da gezerek, 915 yıllık bir zeytin ağacını orada görebileceksiniz. Biz onu bir başka yerden aldık, oraya taşıdık, orada tüm ziyaretçilere gösterme imkanı buluyoruz.

Birçok özellikle birlikte bu botanik fuarımız bizim iftihar vesilemiz olacak. Şunu büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim. En son G20’de olduğu gibi bugüne kadar üstlendiğimiz her organizasyondan alnımızın akıyla çıktık. En büyük güvencemiz ise turizmcilerimiz oldu, sizler oldunuz.

Dünyanın tamamına yakınını dolaşmış bir lider olarak her yerde turizmin ne durumda olduğunu biliyorum. En son Şili, Peru, Ekvador ve Senegal’den geldim. Oralardaki turizmi de gördüm. Dedikleri ne biliyor musunuz? “Siz turizmde çok ilerisiniz, alacağımız çok şeyler var.” Öyleyse bu aksiyonumuzu daha da artırarak devam ettirmek ve öğrencilikteki Erasmus gibi turizmde de bu geliş-gidişleri artırmamız lazım. İnşallah sizlerin gayretleriyle hem bu iki tarihi zirveyi, hem de botanik EXPO’yu insanımızın misafirperverliğine yaraşır şekilde gerçekleştireceğimizi umuyorum. Az önce başkan söyledi ya, gelin tanış olalım. Nasıl tanış olacağız? Bu şekilde tanış olacağız. Gideceğiz, göreceğiz, yiyeceğiz, beraber yolculuk edeceğiz ve tanış olacağız.

Dünya Turizm Forumu zamanlaması çok kritik bir zamanda yapılıyor. Ülkemizin içinde olduğu coğrafya, ancak 100 yılda bir yaşanacak sancılı bir süreçten geçiyor. Güneyimizde Suriye, Irak, kuzeyimizde Irak, batımızda Yunanistan ekonomik, siyasi ve sosyal krizlerle başa çıkmaya çalışıyor. Dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde yabancı düşmanlığı gibi toplumsal hastalıkların arttığını görüyoruz. Türkiye, coğrafi konumu, tarihi, kültürel ve beşeri bağları dolayısıyla bu krizleri ilk hisseden ülkelerden biridir. Bu kriz bölgelerinde yaşanan sıkıntılar sadece Türkiye’yi değil, komşu ülkeleri, Avrupa dahil neredeyse tüm dünyayı etkiliyor. Mülteci ve göç sorunu, DAEŞ gibi örgütlerin kanlı eylemleri, İslamofobi, gerilimler bu krizlerin yansımalarından birkaçıdır.

Nasıl mesafeler yeni iletişim ve ulaşım teknolojileri karşısında anlamını kaybetmişse, krizler karşısında da koruyucu fonksiyonlarını kaybetmişlerdir. Türkiye’nin beş yıldır sabırla büyük bir metanetle mücadele ettiği mülteci krizi Avrupa’ya ulaştığında paniğe kapıldılar. Suriye ve Irak’ı kana bulayan DAEŞ terör örgütü, insanlık dışı saldırılarını Tunus’tan Mısır’a, Paris’ten ABD’ye yaymıştır. Maalesef kimi Batılı ülkeler son derece yanlış bir şekilde terör örgütlerine karşı tavırlarını söylemlerine ve ideolojilerine bakarak belirliyor. Biz bu ikircikli tavrı çeşitli terör örgütleriyle mücadelemizde birçok kez tecrübe ettik. Sadece PKK’yla olan mücadelemiz 35 yıldır devam ediyor. Ama biz hiçbir zaman ağlamadık, bağırıp çağırmadık. Sabırla kendi içimizde mücadelemizi verdik. Terör örgütlerinin elebaşları, kırmızı bültenle aranan suçlular yıllarca Batı ülkelerinde serbestçe dolaştılar. Bu ülkede en güçlü işadamlarından birini öldüren biri yıllarca saklanıyor. En son bir tanesi birkaç gün önce yakalandı. Bu işler sabır istiyor. 20 yıl sabredildi. 20 yıl sonunda fail yakalandı. Türkiye aslında bu noktada dünyaya bir çok yönleriyle örnek. Türkiye’nin haklı yönleri büyük bir suskunlukla geçiştirildi. Kandil’den yönetilen YPG/PYD’nin etnik temizlik faaliyetleri, terör eylemleri, rejimle işbirliği adeta görmezden gelinerek bu örgüt himaye ediliyor. Örgütün elinde Batı’nın silahlarını görüyoruz. Terör örgütüne karşı savaştığını söyleyenlerin ellerinde de onların silahlarını görüyoruz. Ülkemizde yapılan son operasyonlarda, rögar kapaklarından tutun, onların silahlarını görüyoruz. DAEŞ’e karşı muteber bir partner gibi gösterilmeye çalışıyorlar. Bunlara silah vermeyin, bunlar terörist örgüt dediğimizde kulak tıkayanlar şimdi görüyorlar. PYD/ YPG terör örgütünün asıl hedefi DAEŞ’ten ziyade kendisi gibi düşünmeyen herkestir. Özellikle orada yaşayan Kürt kardeşlerimizdir.

Esed’le münasebetlerimizin iyi olduğu zamanda, orada yaşayan Kürt kardeşlerimize pasaport dahi vermiyorlardı. O zaman Esed’e diyordum ki, bunlar bu ülkede yaşıyor, bunlara kimlik versene. Diye diye, belli bir noktaya gelmişti ki bu olaylar patlak verdi. Patlak verdiği için kimlik vermeye başladı, yoksa yine kimlik vermeyecekti. Kobani’deki Kürt kardeşim bunun farkında değil. Bizim PYD’ye karşı duruşumuz aynı zamanda bölgedeki Kürt nüfusunun da hissiyatıdır.

Şiddetin bu kadar yaygınlaştığı, terör örgütlerinin bu kadar sempatizan bulduğu bir ortamda dünyanın hiçbir örgütü güvenli olamaz, olamayacaktır.