Abone Ol

Aydınlık gazetesi darbe girişiminin merkezini yazdı

Aydınlık gazetesinde 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili çok konuşulacak iddialar yer aldı.

Aydınlık gazetesi darbe girişiminin merkezini yazdı

Aydınlık gazetesi, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından 15 Temmuz 2016'da düzenlenen darbe girişiminin arkasında ABD'nin olduğunu iddia etti. Gazete haberinde, "Darbe girişiminin ana üssünün İncirlik, Komuta Merkezi'nin ise Akıncı Üssü olduğu Psikolojik harekat merkezinin ise Büyükada'nın seçildiği" ifadesini öne sürdü. Aydınlık Gazetesi'nin 15 Temmuz'da ABD'nin darbedeki rölüne ilişkin iddiaları 20 maddede derleyerek "Darbenin en üst komuta merkezinin NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığı" olduğunu söyledi.

Aydınlık Gazetesi'nde çıkan haberin tamamı ise şöyle: 15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden bir yıl geçti. Bu süreçte yürütülen soruşturmalarla birlikte, darbede ABD'nin rolü daha belirgin hale geldi. Darbeye katılanların ABD ile yakın bağları, CIA ajanlarının darbe mesaileri, İncirlik'in 15 Temmuz'da darbecilerin emrine verilmesi, 'kontrollü darbe' yalanının ABD'de üretlmesi gibi gerçekler teker teker ortaya çıkarıldı. Aydınlık, 15 Temmuz'da ABD'nin aktif rolüne ilişkin gerçekleri derledi:

15 Temmuz Darbe Girişimi'nin merkezi ABD Virginia Eyaleti Norfolk’ta bulunan NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığı’dır (ACT). Bu üsse bağlı Komuta Kontrol Konuş ve İdame Edilebilirlik Dairesi Başkanı Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu ise darbenin başındaki isimdir.

Virginia’daki NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığı Gladyo’nun merkezi haline geldi. Burası aslında turuncu darbelerin merkezi durumunda.

ACT sözcüsü Karen Eifert, “Komutanlıkta 26 Türk askerinin görev yaptığını ve Türkiye’nin katkılarının çok önemli olduğunu” açıkladı. İşte M. Zeki Uğurlu’yla birlikte bu ekip, Amerikalı subayların yönetim ve denetiminde çalışıyor.

"FETÖ’cü Zeki Uğurlu"

M. Zeki Uğurlu, 1986’da Deniz Harp Okulu’ndan mezun olmuş, 1998-2000 yılları arasında Genelkurmay Plan Prensipler Dairesi’nde görev yapmıştı. Uğurlu bu dönemde haftalık, ya da on beş günde bir yapılan örgüt toplantılarında, bu kuruma ait tüm proje ve plânlar ile bunlara ilişkin görev alacak kişilerin isim listelerini “Hususi abiye” verdi. Bu belgeler daha sonra kumpas soruşturmalarının altyapısını oluşturdu.

Uğurlu, 2011 YAŞ kararıyla Tuğamiral oldu... Daha sonra Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda elektronik haberleşmeyi takip ve koordine eden MEBS’nin başkanlığına getirildi. 2012 YAŞ’ında ise, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel Daire Başkanı oldu. Böylece Deniz Kuvvetleri’ndeki 'FETÖ’cü örgütlenme hız kazandı. Tuğamiral Uğurlu, 2015 YAŞ’ında tümamiralliğe terfi etti. ABD’nin Norfolk kentindeki NATO üssüne gönderildi. Aydınlık gazetesinin 17 Mart 2014 tarihli sayısında yer alan, Deniz Kuvvetleri’ndeki 60 kişilik 'FETÖ’cü ekibin ikinci sırasında Mustafa Zeki Uğurlu’nun da adı yer almıştı.

Uğurlu ifadeye çağrılınca...

İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Okan Bato, İzmir Askeri Casusluk Davası soruşturmasında, davanın temelini oluşturan çok önemli sahte belgelere ulaştı. Okan Bato, 30 Haziran 2016 günü Genelkurmay Başkanlığı’na bir yazı yazarak, M. Zeki Uğurlu’nun ifade vermeye gelmesini istedi. Genelkurmay Başkanlığı, Uğurlu’ya gönderdiği yazıyla, 9 Temmuz günü ifade vermek üzere İzmir’de bulunmasını istedi.

Norfolk’da hastaneye giden Uğurlu, 'Vertigo hastası' olduğuna dair rapor aldı ve ifadeye gelmedi. Savcı Bato, 9 Temmuz günü Uğurlu hakkında tutuklama kararı verdi. Bu karar 'FETÖ' operasyonunda çok önemli bir noktaya gelindiğini açıklıyordu. Emniyet ve yargı operasyonlarından sonra sıra 'FETÖ’nün varlık nedeni olan TSK’daki kökünün kazınmasına gelmişti.

15 Temmuz'da harekete geçildi

Ağustos ayı başında toplanacak YAŞ’la ilgili haberler bu kanıyı güçlendiriyordu. YAŞ’ta üst düzey 'FETÖ' temizliği yapılacağı beklentisi artık basında da yer alıyordu. Bu durumda bu yılın başından beri konuşulan darbenin zamanı gelmiş oluyordu. ABD-'FETÖ' ortaklığı gözünü karartacak, yok olmamak için elinden ne gelirse yapacaktı. Böylece 15 Temmuz için düğmeye basıldı.

Uğurlu darbe girişimi gecesi Pensilvanya’da, Fethullah Gülen’le birlikteydi. Darbeyi buradan yönettiler. 22 Temmuz’da Üsse gelerek, üniformasını bırakıp ayrıldı. Uğurlu dört gün sonra NATO Sanayi Danışmanlık Grubu’nun Norfolk’taki toplantısına “Türkiye’yi temsilen” katıldı. Bu toplantı NATO’nun Silahlı Kuvvetler Yöneticileri Konferansı’na (Niag) bağlı istişari bir işbirliği forumu niteliğinde. NATO’nun internet sitesinde Uğurlu’nun toplantıdaki üniformalı resmi yer aldı. Resmin altında, “Amiral Mustafa Uğurlu; NATO Müttefik Dönüşüm Komutanlığı Komuta Kontrol Konuş ve İdame Edilebilirlik Daire Başkanı” yazıyordu.

Öte yandan bir NATO yetkilisi, Uğurlu hakkındaki tutuklama kararıyla ilgili olarak, “Türkiye bize bildirdi” diyordu. Özetle; NATO, Türkiye’nin kararını tanımadığını ve kaçak amirale sahip çıktığını açıkça ilân ediyordu. Aynı gün Uğurlu, TSK’dan ihraç edildi. Birkaç gün sonra tüm basında Uğurlu’nun ABD’den sığınma talep ettiği haberi yer aldı. Türkiye’den yükselen tepkilerden sonra Uğurlu’nun fotoğrafı, NATO’nun sitesinden kaldırıldı. Uğurlu ortadan kayboldu.

1) Kerry: Mekanizma harekete geçti

O gün ABD Dışişleri Bakanı John Kerry Moskova’daydı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la görüşüyordu. Kerry’nin, darbe girişiminin açığa çıkmasından saatler önce mevkidaşı Lavrov ile yaptığı görüşmeyi aniden saat 18.45’te yarıda kestiği ortaya çıktı. Kerry’nin 4 saat boyunca ABD Büyükelçiliği’ne giderek Pentagon ve Beyaz Saray ile görüşmeler yürüttüğü belirtildi.

Kerry, darbe girişiminin başladığı sıralarda Lavrov ile tekrar buluştu. İkinci görüşmede Kerry, Türkiye’de başlayan darbe girişimiyle ilgili birebir görüşmede Lavrov’a “mechanism launched” (mekanizma harekete geçti) dedi. Arkasından da ekledi: Erdoğan artık gidici!

2) İncirlik'te yakıt ikmali

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı Akıncı Üssü iddianamesinde o gece F16’ların yakıt ihtiyacının İncirlik’ten kalkan uçaklar tarafından karşılanmasına ilişkin ayrıntılara yer verildi. İddianamede, şu ifadeler yer aldı: “İncirlik’ten kalkan 3 adet tanker uçağından ikisinin Ankara üzerinde, birinin de Afyon yakınlarında İstanbul üzerinde silahlı kalkışma eylemine destek veren savaş uçaklarına 10 kez yakıt ikmali yaptıkları ve bu şekilde Ankara ve İstanbul üzerinde alçaktan uçuş yaparak bomba atıp sivil halkı ve kamu görevlilerini şehit eden şüphelilerin eylemlerine bilerek ve isteyerek iştirak ettikleri tespit edilmiştir.”

3) ABD'li komutanın darbe mesaisi

Darbe gecesi İncirlik’ten F-16’ları kaldıran Hava Pilot Kurmay Yarbay Halil İbrahim Özdemir, Akıncı Üssü İddianamesi'ndeki ifadesinde, o gece "10. Tanker Üs Komutanı Bekir Ercan Van ile ABD Hava Kuvvetleri’ne bağlı 39. Hava Üs Komutanı Albay John Walker'in birlikte olduğunu" açıkladı. Bu durum diğer sanık ifadelerine de yansıdı. Özdemir, Üs Komutanının lider uçağın pilotuyla konuştuğunu, bunun üzerine F-16’ların havalandığını söyledi. Bekir Ercan Van, kalkışma başarısız olunca ABD’den sığınma talebinde bulundu.

4) Yalan haber yaydılar

Amerikan televizyon kanalı NBC, darbe girişiminin tam ortasında, ABD askeri kaynaklarını dayanak göstererek, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Almanya’ya sığınmak için yola çıktığı yönünde yalan haber yayınladı. Haber, anında tüm dünyaya yayıldı. ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatı (CIA)’ya yakınlığından dolayı 'Gölge CIA' olarak bilinen Stratfor da kendi sitesinden ve internet hesaplarından yalan haberi paylaştı. Yine Stratfor, darbe gecesi Erdoğan’ın uçuş koordinatlarını sosyal medya aracılığıyla paylaştı.

5) 'Muhataplarımız tutuklandı'

ABD Merkez Kuvvetleri (CENTCOM) Komutanı Joseph Votel ve ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James R. Clapper, Türkiye’deki başarısız darbe girişiminin ardından, “Amerika’nın iyi ilişki içinde olduğu askeri liderlerin tutuklandığını” söyledi.

28 Temmuz 2016 tarihinde panelde konuşan Clapper, “Muhataplarımızın çoğu tasfiye edildi ya da tutuklandı. Hiç kuşku yok, bu nedenle Türklerle işbirliği gerileyecek ve daha da zorlaşacak" diye yakındı.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Joseph Votel de aynı forumda, Türk ordusunda IŞİD’le mücadele konusunda müttefiklerinin olduğunu belirterek, tutuklamaların Türkiye ve ABD arasındaki işbirliğinin seviyesini etkileyebileceğini söyledi.

6) ABD kamuflajlı 2 Yarbay

Darbe girişiminde yoğun çatışmaların yaşandığı Jandarma Genel Komutanlığı'na ilişkin iddianamede, cuntacılarla birlikte hareket ettiği belirtilen Amerikan kamuflajlı 2 yarbaya dikkat çekildi. 15 Temmuz’da B nizamiyesinde nöbetçi olduğunu söyleyen müşteki Emrah Döner, ifadesinde şunları anlattı: "B nizamiyesinden biri harici elbiseli, diğeri Amerikan kamuflajlı iki yarbay, diğer nöbetçi arkadaşım Uzman Çavuş Selim Kaya ile beraber bizim yanımıza geldiler. İki yarbay ve bir binbaşı etrafımızı sardılar. Bize 'tabancalarınızı verin' dediler. Vermek istemedik. Amerikan kamuflajlı yarbay kolumdan çekerek, silahımı tekrar istedi 'sizi gözaltına alıyoruz' dedi. Ben de silahımı vermek zorunda kaldım."

7) NATO'daki kaçak subaylar

Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nın 15 Temmuz Darbe Girişimi soruşturmasında, NATO’da görevli 462 subaydan 237’si hakkında 'FETÖ’den işlem yaptığı öğrenildi. Bu subaylardan 200’ü “Geri dön” çağrısına uymadı. Ayrıca bu 237 subaydan, 3’ü general, 17’sinin delil kabul edilen Bylock kullandığı saptandı. Bu kaçak subaylar Hollanda, İtalya, Belçika, ABD, Almanya, İspanya, Avusturya, Norveç, İngiltere, Yunanistan’daki NATO üslerinde görevliydi.

8) Firari şüpheli, NATO tatbikatında

Balyoz davasında harddiskler ve CD’lerle ilgili ‘gerçektir’ raporu veren, ‘kumpas’ davalarında bilirkişi olarak görev yapan firari 'FETÖ' şüphelisi, eski TÜBİTAK Siber Güvenlik Enstitüsü Müdürü Hayrettin Bahşi’nin, Estonya’da NATO ülkelerinin katılacağı Siber Güvenlik tatbikatında görevli olduğu ortaya çıktı. Bahşi'nin, tatbikatı yönetecek hakem heyetinin de içinde yer aldığı White Team’de (Beyaz Takım) olduğu Türk görevlilerin dikkatini çekti.

9) CIA darbenin içinde

Eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’in Özel Kalem Müdürü Lawrence Wilkerson, CIA Direktörü John Brennan’ın Türkiye’deki başarısız darbe girişiminde rolü olduğunu belirtti. Sputnik’e konuşan Wilkerson, “Bence John Brennan ve diğerlerinin Türkiye’de neler olup bittiğinden haberdar olduklarına şüphe yok” diye konuştu.

10) Destek Avrasya'dan geldi

Girişimin ardından ‘müttefik’ Batı net tavır almayıp darbeciler için endişelenirken, gerçek dostluk ve dayanışma tavrı Asya ülkelerinden geldi. Rusya ve İran, 15 Temmuz’un hemen ardından darbe girişimine karşı açık tutum aldıklarını açıkladı. Çin Halk Cumhuriyeti, destek mesajını iletmek üzere Dışişleri Bakan Yardımcısı’nı Türkiye’ye gönderdi. Putin’in danışmanı Alexander Dugin, “Kalkışmayı Kemalist kuvvete karşı Amerikancı kuvvet yaptı” dedi, “Bu cemaatin lideri (Fethullah Gülen) karargahını ABD’den yönetiyor, kontrolünü de Türkiye’ye sızan bağlantıları sayesinde yapıyor” ifadelerini kullandı.

11) 'Beni iade etmeyin'

Gülen, Temmuz 2016'da ABD’ye çağrı yaparak, ‘Beni Türkiye’ye iade etmeyin’ dedi. ABD merkezli The New York Times gazetesine makale yazan 'FETÖ' lideri, Beyaz Saray yönetiminden koruma istedi.

12) Adil Öksüz telefonla arandı

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı kaynakları, Gülen örgütünün 'hava kuvvetleri imamı' olduğu iddia edilen ve 15 Temmuz gecesi Akıncı'da bulunan firari Adil Öksüz'ün 21 Temmuz 2016 saat 10:22'de ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğu'ndan arandığını bildirdi. ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, vizesini iptal ettiklerini bildirmek için Adil Öksüz’ü aradıklarını iddia etti. Öksüz'ün darbe öncesinde ABD'ye gittiği ve Gülen'le görüştüğü ortaya çıktı.

13) 'FETÖ'ye Interpol kalkanı

Kalkışmadan sonra Türkiye, Uluslararası Kriminal Polis Teşkilatı Interpol'ün ortak veri platformuna 60 bin kişilik arananlar listesi yüklemek istedi. Ancak teşkilat, 'sayı çok' deyip 'güven sorununu' öne sürerek talebi reddetti, Türkiye'nin yeni veri girişi askıya alındı. Firari 'FETÖ'cülerin dünyada rahatça dolaşabilmesinin önü açıldı. Ankara bir yıldır teşkilatın bu önyargısını kırabilmek için girişimlerini sürdürüyor (Hilal Öztürk, Karar gazetesi, 5 Temmuz 2017)

14) Savcılık CIA'ya dikkat çekti

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruştuma Bürosu, 'FETÖ’nün amacını, Anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırıp, CIA gibi yabancı devlet istihbaratı kontrolünde sapkın bir düzen kurmak olarak özetledi. Gülen'in CIA bağı, çatı iddianamede de sıkça vurgulandı.

15) CIA ve FBI eğitti

Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan ve 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianamede yabancı gizli servislerin 'Cemaat'e ait kültür merkezlerinde yetişmiş kadroya değişik konularda eğitim verdiği bildirildi. İiddianamede, tanık ve müşteki beyanlarına dayanarak şunlar kaydedildi: “CIA ve FBI tarafından, hükümete yönelik faaliyetlerine ilişkin geliştirdiği strateji gereği, Cemaate ait kültür merkezlerinde yetiştirilmiş kadroya değişik konularda eğitimler verildi... Bahsedilen eğitimlere dahil olan adli ve güvenlik kurumlarında çalışan ancak cemaat kadrosu içerisinde yer alan şahıslar bu görevi üstlenerek harekete geçmiştir.”

16) CIA'den 'sosyal hareket' vurgusu

CIA, resmi internet sitesindeki Türkiye bölümünü 9 Ağustos tarihinde güncelleyerek darbe girişimine ilişkin şu ifadeleri kullandı: “Türk hükümeti yetkilileri, askeriye içerisinde çok sayıda kişiyi tutukladı ve binlerce yargıç ve gazeteciyi gözaltına aldı; darbeyle bağlantısı olduğu gerekçesiyle binlerce öğretmeni görevlerinden uzaklaştırdı. Hükümet yetkilileri, darbeyi düzenleyenlerin, Türkiye tarafından terör organizasyonu olarak tanımlanan ve çok sayıda ülkede dini ve sosyal faaliyetler yapan ‘Gülen’ hareketiyle bağlantısı olmakla suçluyor.”

17) ABD'nin güç projesi

​Washington politikalarını yakından takip eden araştırmacı-yazar William Engdahl, 24 Temmuz 2016 tarihli Aydınlık’ta yayımlanan röportajında, “Sizce bu darbe CIA tarafından desteklendi mi” sorusunu şöyle yanıtladı:

“CIA’nın bu darbenin arkasında olduğuna ve Türkiye içinde Fetullah Gülen ağını kullandığına şüphe yok... John Kerry ve Washington Türkiye’nin NATO’dan çıkması ihtimali karşısında çok çok sinirlendiler. Bu ABD’nin yalnızca Ortadoğu için değil tüm dünyadaki güç projesi.”

18) 'Kontrollü' iddiası da ABD-'FETÖ'den

ABD Kongresi’nde düzenlenen Türkiye konulu oturumda 'FETÖ' ile ilişkili eski emniyet amiri ve akademisyen Ahmet Sait Yayla konuşma yaptı. Atlantik Konseyi’nden Aaron Stein, Amerikan İlerleme Merkezi’nden (CAP) Alan Makovsky, Gazetecileri Koruma Komitesi’nden (CPJ) Nina Ognianova da oturumun diğer konuşmacılarıydı. Sunumunda darbenin arkasında 'FETÖ' elebaşı Gülen’in olmadığını savunan Yayla, Türk hükümetinin ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın darbe girişiminin arkasında olduğunu ima etti. (16 Eylül 2016)

19) Tırları durdurup ABD elçiliğini aramışlar

MİT TIR'ları iddianamesine göre, 'FETÖ'nün Kara Kuvvetleri'nden sorumlu olan 'sivil imamı' Fetullah Gülen ile yüz yüze görüşerek operasyon talimatını aldı. MİT TIR'larının TIR'ların durdurulmasının ardından 'FETÖ'nün "sivil imamları " olduğu iddia edilen şüphelilerin ABD Büyükelçiliği ve Başkonsolosluğuyla çok sayıda telefon görüşmesi yaptıkları belirlendi.

Başsavcılık, ABD Büyükelçiliği’ne yazı yazarak, söz konusu kişilerin hangi gerekçelerle, hangi görevlilerle neler görüştüğünü sordu. Büyükelçilik 'Savcılık bizden bilgi istemedi' dedi, ancak soruya henüz yanıt verilmedi. İddianamede ayrıca, MİT TIR'larının durdurulması eyleminin bir "casusluk faaliyeti" olduğu ve "uluslararası istihbarat örgütleri tarafından organize edildiği" belirtildi. (4 Temmuz 2017, Aydınlık)

20) Gülen: Batı müdahale etsin

Fetullah Gülen, Arap dünyasında İsrail’e yakınlığıyla bilinen ve Türkiye’deki darbe girişiminin finansörü olduğu öne sürülen Filistinli işadamı Muhammed Dahlan’ın kanalı olan El Gad’a verdiği röportajda “Batı, Türkiye’ye müdahale etsin” dedi. Türkiye’de büyük çapta insan hakları ihlali yaşandığını savunan 'FETÖ' lideri, ülkenin iç savaşa gittiğini ve Batı’nın acilen bu duruma müdahale etmesi gerektiğini söyleyerek, “Biz askeri dilde söyleriz, Türkiye’ye sağdan hizaya gel diyebilirler” diye konuştu. (3 Ağustos 2016)