Abone Ol

Aşkı dibine kadar yaşamayı severim!

Medyafaresi.com yazarı Anibal Güleroğlu, güzel oyuncu Melisa Toros ile konuştu. Bakın Melisa Toros neler anlattı?

Aşkı dibine kadar yaşamayı severim!

Yerli film sayısının gittikçe arttığı, buna karşılık en popüler komedi yüzlerinin dahi gişede ‘cüce’ kalarak hayal kırıklığı yaşayabildiği bir dönemde ‘cesur hamle’ olarak gördüğüm ‘İkimize Bir Dünya’ya dair konuşan güzel oyuncu hem 2016 Şubat’ında girecek filmine dair açıklamalarda bulundu, hem de her yönüyle kendisini anlattı bize.

DERİN ANLATIMA SAHİP BİR YAPIM

1-Merhabalar Melisa Hanım… Öncelikle içinde bulunduğunuz yeni projeden başlamak istiyorum sohbetimize… Yeşilçam’ın ustalarından Yılmaz Atadeniz’in jübile filmi, ‘İkimize Bir Dünya’nın kadrosundasınız… Sait Faik Abasıyanık’ın ilk romanı olan Medar-ı Maişet Motoru ya da diğer ismiyle Bir Takım İnsanlar’dan uyarlanan bir yapım. Oldukça maceralı bir öyküsü var bu romanın. Basılması problem olmuş, basıldıktan sonra Bakanlar Kurulu kararıyla toplatılmış. Romanın başına iş açan ayrıntıysa, karakterlerin rahat etmek için hapse girmeleri! Şimdi senaryoya dayanak olan romana bu kısa bakıştan sonra gelelim film haline… Size göre nasıl bir yapım oldu? Romanla filmi kıyaslayarak içerik hakkındaki görüşünüzü paylaşır mısınız? Yani bu film, konusuyla ses getirebilecek mi?

Aşkı dibine kadar yaşamayı severim! - Resim: 1

İçinde Sait Faik Abasıyanık dokunuşu olan, baştan sona Yılmaz Atadeniz emeği içeren, Safa Önal tarafından repliklere dökülen, bizim tarafımızdan da duygularımızı eklediğimiz bir yapım oldu. Takdir, tabii ki sonunda sinema seyircilerinin. Ama biz, başta hocamızın hayal ettiği işi gerçekleştirdik diye düşünüyorum Yeşilçam tadıyla…

Filmimiz 2016 Şubat ayında beyaz perdede olacak. Heyecanımız büyük. Filmi romanla kıyaslarsak eğer… Beni en çok etkileyen şey; Sait Faik'in ‘ilk yazdığı roman’ olması. Yasaklanan bir romanın da tekrar günümüze uyarlanması... Abasıyanık’ın anlatımı sade değildi aksine detaylar çok, derin ama bir o kadar da samimi... Adanın insanları, aşkı işleyişi, yeri geldiğinde ailevi sorunlara dikkat çekmesi… Hatta bunu yaparken hayattan bazı ödünç aldığımız parçaları da bize tamamlatması gibi birçok derin anlatıma sahipti. Abasıyanık’ın romanda üç parça halinde anlattığı hikâyeyi filmde bir parçanın üzerine giderek anlattık.

AŞKI DİBİNE KADAR YAŞAMAYI SEVEN BİR KADINIM

2-Romanı okuyanlar bilir… Tam anlamıyla iç içe geçmiş hayatların öyküsü. Filmdeki hikâyeninse tek parçayla anlatıldığını söylediniz. Buradaki rolünüz hakkında neler söyleyebilirsiniz bize? Canlandırdığınız karakter sizin hayat görüşünüzle uyumlu biri midir? Rolünüzün, karakterinizle çelişen yönleri oldu mu?

Melahat karakterini oynuyorum. Melek’in kardeş kadar yakın denebilecek dostu, sırdaşı... Melahat babasının bakkalında çalışıp, babasına yardımcı oluyor. Fırsat buldukça Melek’in yanına kaçıp, fiskos yapma meraklısı. İyi kalpli, sevecen… Bir de Melek’in abisi Hikmet’e âşık. Onun tarafından reddedildikten sonra ise mahalleye yeni taşınan ve Melek’e ilk görüşte âşık olan Fahri’ye yanık...

Rolümün, karakterimle çelişen çok yönü var. Ben, aşkı dibine kadar yaşamayı seven bir kadınım. Tüketmediysem hala yaşanacak bir şeyler var demektir. Eğer tükettiysem zaten bitmiştir. Filmdeki karakter biraz daha şıp sevdi bir karakter.  Ben ise zor severim ama sevdim mi sonuna kadar giderim.

ZEKİ İLE ÇALIŞMAK GÜZELDİ

3-Filmle ilgili bilgilere baktığımızda, ‘İki Dünya Arasında’ dizisinin kötü evladı Murat olarak tanınan Zeki Şen’le birlikte rol aldığınızı görüyoruz. Yanı sıra usta isimlerle de yan yanasınız. Bu farklı katmanların filmdeki oyunculuğunuz üstünde nasıl bir etkisi oldu? Ekip adaptasyonunda bir ikilem, çatışma yaşadınız mı?

Hayır yaşamadım. Çünkü Zeki de, ben de saygıyla önünde durduğumuz üstatlarla çalışma fırsatını bulduk ve onlardan hep bir şeyler öğrenmeye çalıştık. Sadece şunu söyleyebilirim… Yılmaz Hoca’nın çektiği bazı sahneler daha Yeşilçam tadında oldu. Bundan dolayı bize yabancı gelen şeyler olmadı değil. Zeki ile çalışmak güzeldi, ustalarımızla çalışmak da gururdu benim için…

YETENEK, TECRÜBEYLE PEKİŞİYOR

4- Kariyer profilinize geldiğimizde… ‘Her Şey Yolunda Merkez’ ile bir anda ekranın Eda’sı oldunuz. Gayet eğlendirici ve keyifli bir karakterdi. Sonra ‘Mihrez: Cin Padişahı’ isimli korku filminde rol aldınız. Orada masum ve saf bir üniversite öğrencisi olan Betül karakterini canlandırdınız. Not Defteri, Kardeş Payı derken ayrı ayrı tablolar çıkarttınız ortaya. Kısacası temalar, karakterler çeşitli ve birbirinin zıddı… Bu bağlamda sizi, rollerinize motive eden detayları öğrenebilir miyiz? Çalışma temponuzda özel bir uygulamanız var mı? Bununla bağlantılı olarak oyunculuk yapmak ve ilerlemek için sadece kişisel yeteneğin varlığı yeterli midir sizce?

Oynadığım rol sahne başladığında nefes almaya başlar ve o an Melisa olmaktan çıkarım. Dolayısıyla artık o karakter gibi konuşmaya, onun gibi hissetmeye başlıyorum ister istemez. Setin olduğu gün öncesi uykumu almaya çalışmaya özen gösteririm. Bunun dışında yaptığım özel bir uygulama yok. Yeteneğin, edinilen tecrübe ile pekiştiğini düşünüyorum. Aldığınız oyunculuk eğitimi daha çok tekniğini öğretiyor. Yetenek olmazsa olmaz fakat teknik bilgi zaten öğrenilebilir.

ZORLUKLAR GÖZÜME BATMIYOR

5-Sizin bir de sunuculuk yönünüz var… Ki, bunu da S’nek kanalında sunduğunuz ‘Karşı Cinsin Casusları’ programında açığa çıkarttınız. Bu yönünüzü biraz açar mısınız bize? Sunuculuk fikri nereden doğdu, kariyerinizde nereye gidecek? Oyunculuk mu yoksa sunuculuk mu daha zor?

Sunuculuk 8-9 yaşlarımda Kanal D’ de çocuk programı sunarak başladı. ‘Mini mini küçükler, mini mini büyükler’. Günler öncesinden çalışmaya başlamış, heyecanla programı sunacağım anı hayal ediyordum. Hayatımı, gerçekten o gün belirledi diyebilirim. İlkokuldaydım… Sıra arkadaşım Burçak, annesinin onu bir ajansa yazdırdığını söylemişti. Ben de çok heveslenip, annemi ikna edip o ajansa kayıt olmuştum. Yaşımız küçük, annelerimiz tedirgindi… Seçmeler oldu ve minik sunucu olarak ben seçildim. O gün bu durumun hayatımı etkileyecek bir şey olduğu aklıma gelmezdi… İşte buradan doğdu her şey, televizyonla tanışmam. Sonrası mı?

Yaşım büyüdü, baktım ki içimdeki bu aşk bitmiyor ve sanata yöneliyorum. Bir yandan bale ve müzik dersleri alıp, bir yandan oyunculuk kursuna gidiyordum. Derken Ay Yapım bünyesinde S’nek TV’de başlayacak olan ‘Karşı Cinsin Casusları’ seçmelerine katıldım ve son üç kişiye kaldım. Üç kız bu programı canlı yayın olarak sunduk. Program iyiye gidince ikinci fikir doğdu ve ‘Sorgu Odası’ programını yapmaya başladık. Derken birçok kanalda farklı formatlarda program sunmaya devam ettim. Kariyerim devam ettiği sürece oyunculuk ve sunuculuk birlikte devam etsin istiyorum. İkisinin de yeri ayrı.

Zorluk açısından değerlendirecek olursanız… Tek zorluğu, sunduğunuz programın saatleri bellidir düzenli bir hayat sunar size ama oyunculuk saatlerce çalışmanızı gerektirir. Düzenli bir hayatınız olamaz. İkisini de yapmaktan ayrı keyif alıyorum. İşimi çok seviyorum bu yüzden zorlukları gözüme batmıyor.

EVLİLİKTE ASIL MESELE ‘EVET’İ DEDİRTENDE!

6-Son sorum çalışma temposu dışındaki Melisa Toros’la ilgili… Birey olarak nelerden hoşlanır Melisa Toros? Nasıl bir karaktere sahiptir? ‘Aile kurmak’ konusunda beklentileri nelerdir? Kısacası kendi gözünüzden kendinizi ve gelecekle ilgili planlarınızı anlatır mısınız bize?

Sade ve huzurlu bir hayattan zevk alıyorum. Aynı zamanda plan-program sevmem ama araştırıcı bir kişiliğim vardır. Ansızın tatil programı yaparım ama gideceğim yer hakkında her bilgiyi toplar oraya öyle giderim. Uykuyu çok severim. Uykumu yeterince almazsam bütün gün ruhumu teslim etmiş gibi dolaşabilirim.(Gülüşmeler) Yalnızlık bazen ihtiyacım olandır. Bazen de kalabalığın içinde kaybolmayı seçerim. Karakter olarak aslında çok düz bir karakterim olsa da içimde taa derinlerde bir yerlerde biraz karmaşık renklerim mevcuttur, henüz dışarı çıkarmadığım... Aslan burcuyum. Ne istediğimi hep bilirim. Bazen buna rağmen kararsızlıklarım olmuştur. Netimdir. Bir şey ya siyah ya da beyazdır benim için. Grilerle yaşamak pek bana göre değildir. Gri dönemim bazı şeyleri askıya alıp, üzerinde olma ihtimalini yükseltmeye çalıştığım dönemimdir. Güvenirim. Duygusalım. Hislerim çok kuvvetlidir. Yanıldığım çok nadirdir. Herkesin fikrini dinlerim ama çoğu zaman kendim karar veririm. Yalan söylemem, söyleyeni de sevmem.

Aile kurmak konusuna gelirsek; evlilik kafamda hiç canlanmayan bir meseleydi. Hep şaşırırdım insanlar bir ‘evet’e nasıl bu kadar büyük anlamlar yüklüyor diye. Sanırım asıl mesele; düşündüren ve o ‘evet’i dedirtende… Çocuğum olsun çok istiyorum. Bir de çocuğumun iyi bir babası olmasını… Evliliğin kutsal olduğu gibi ‘annelik ve babalık’ vazifesinin de kutsal olduğuna inanıyorum. Dolayısıyla hayalimdeki aile; saygı ve sevgi çatısı altında büyütülmüş çocuklar, mutluluğun ve üzüntünün eşit derecede paylaşıldığı seneler ve gözlerinde kendi yansımamı gördüğüm bir eş… Böyle bir konuda ‘beklentim’ değil ancak ‘hayallerim’ olabilir…

Gelecekle ilgili düşüncelerim ise; biraz önce söylediğim gibi plansız, programsız yaşadığım bir hayat var. Düşünürüm ve olmasını isterim. İlk sırada kariyerim geliyor. Sonrasında huzurlu bir hayat ve son olarak da ben ve sevdiklerim…

HERKESE SEVGİLERİMİ YOLLUYORUM…

7-Filminize başarılar dileyip teşekkürlerimi sunarken, sizi sevenlere-fanlarınıza yönelik mesajınız varsa onu da almak isterim…

Tabii ki… Öncelikle instagram, fan sayfası ve web siteme gelen tüm mesajlar benim için çok değerli. O kadar güzel şeyler yazıyorlar ki, mutluluğumun büyük bir parçası oluyorlar. Aynı zamanda iyi ve dikkatli takipçiler. Seven ya da sevmeyen, gülen ya da gülmeyen, iyi enerjisini eksik eden ya da etmeyen herkese sevgilerimi yolluyorum… Size de,  hazırladığınız bu güzel ayrıntılı sorular ve başarı dilekleriniz için çok çok teşekkür ediyorum.

Evet… Kiralık Aşk’ta da rol alan Melisa Toros’tan ayrımsız biçimde herkese sevgiler var. Tüm dünyanın ‘sevgi’ konusunda iyice kısırlaşmaya başladığı şu günlerde ne kadar değerli bir şey değil mi? Kendisine cevabımız; ‘Bizden de size teşekkürler sevgili Melisa Toros. Kariyerinizde ve hayallerinizde hedefinizi tutturmanız dileğiyle’ şeklinde.

Sonuçta; Yeşilçam’ın ustalarıyla aynı yapımda yer alıp Yeşilçam tarzı bir işte sinema yeteneğini göstermeye soyunan Melisa Toros’un enerjisi oldukça yüksek ve faal biri. Sunuculuk-oyunculuk ayrımı gözetmeksizin yaptığı işi severek yerine getirirken enerjisi, duruşuna yansıyor ve bıcır bıcır, başarıyı hedefleyen bir Melisa Toros çıkıyor ortaya. Dolayısıyla girişkenliğiyle de göze çarpıyor Melisa Toros. Kaldı ki, gittikçe daha çok ismin yarışa katıldığı oyunculuk sektöründe tutunabilmek şimdilerde oldukça zor ve bu doğrultuda girişkenlik şart. O da bunu layıkıyla yerine getiriyor.

Rolden role koşarken gelecekle ilgili düşüncelerinde kariyerini önde tutan Melisa Toros’u, oyunculuk dünyasının amansız yarışında nice rollere uğurlayarak koyalım noktayı.

ANİBAL GÜLEROĞLU'NUN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYIN