Abone Ol

Ahmet Hakan: Danıştay Başkanı bırakın cübbeyle siyaset yapmayı, CHP'ye tekme-tokat girişiyor

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör'ün 30 Ağustos Zafer Bayramı resepsiyonunda sarf ettiği "CHP, eski yargı düzeni değiştiği için çok rahatsız" sözlerine tepki gösterdi.

Danıştay Başkanı CHP'ye tekme-tokat girişiyor

Hakan, Danıştay Başkanı'na Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın “Siyaset yapmak isteyen cübbesini çıkarır, siyasete girer” sözlerini hatırlatarak "Danıştay Başkanı Zerrin Güngör bırakın cübbeyle siyaset yapmayı, cübbeyle CHP’ye tekme-tokat girişiyor" dedi.

Ahmet Hakan'ın "Bırakın Atatürk’ü yazmasın kitaplar" başlığıyla yayımlanan (8 Eylül 2017) yazısının ilgili kısmı şöyle:

12 Eylül’de bütün ders kitapları, “Atatürk... Atatürk...” diye inliyordu. Dersler ilkeden, inkılaptan geçilmiyordu.

Ne oluyordu?

Hiç. Hiçbir şey.

*

Oysa bugüne bakalım:

- Resmi propaganda Atatürk’ü çoktan terk etti.

- Ders kitaplarında Atatürk vurgusu yok.

Falan...

Sonuç?

Atatürk’ün kıymeti, her zamankinden çok daha fazla anlaşılmış durumda.

*

Bir önerim var:

Atatürk’ü ders kitaplarından çıkaranlar, “Ortadoğu gerçeği” diye bir ders koysunlar okullara.

O öğrenimden geçen herkes...

“Irak olmuyorsak, Suriye olmuyorsak, Afganistan olmuyorsak, Pakistan olmuyorsak, Atatürk sayesindedir” diyecek ve Atatürk’e sımsıkı sarılacaktır.

Okullarda cihat nasıl anlatılıyor
Tüm liselerde seçmeli olan “Temel Dini Bilgiler–İslam” bölümünde cihat...

*

“Günümüzde cihad kavramı, özellikle İslam karşıtları tarafından kötü örneklerle özdeşleştirilerek uzak durulması gereken bir şeymiş gibi gündeme getirilmekte ve Müslümanlar bu kavram üzerinden olumsuzluklarla anılmak istenmekte”.

*

Anadolu imam-hatip liselerinin “Fıkıh” ders kitabında cihat...

*

“Cihad adı altında şiddet içerikli eylemlerin en sakıncalı yönü, İslam’a uymayan pek çok şeyin din adına yapılmasıdır. Terör gruplarının İslami söylemleri kullanması, Müslümanları kendi kavramlarını kullanmaktan uzaklaştırmamalı, aksine kavramların doğrusu alimler tarafından yazılıp anlatılarak halk aydınlatılmalı. Silah kullanma yetkisi, sadece kamu otoritesine ve denetimine aittir”.

Ondan sonra deizm niye artıyor filan
Din adına okullarda “Karı koca arasında anlayış, merhamet, şefkat, istişare, dayanışma, iyilikte yarışma olmalıdır”cümlesini öğretmek yerine...

“Kadın, kocasına itaat etmek zorundadır” cümlesini öğretirseniz...

Daha çok deist çıkar aranızdan.

E hani siyaset yapılacaksa cübbeler çıkarılacaktı?
Danıştay Başkanı Zerrin Güngör şöyle dedi:

“CHP, eski yargı düzeni değiştiği için çok rahatsız. Tek başlarına güçlü siyaset yapamadıkları için eskiden onların imdadına yargı yetişiyordu. Şimdi artık yargı bunu yapmıyor”.

*

Bu nedir bu?

- Buram buram siyaset değil midir?

- Buram buram siyasi polemik değil midir?

- Buram buram siyasi görüş açıklama değil midir?

*

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargıçlar siyasi konulara girdiğinde...

Şöyle derdi:

“Siyaset yapmak isteyen cübbesini çıkarır, siyasete girer”.

*

Bakıyoruz ortama:

Danıştay Başkanı Zerrin Güngör bırakın cübbeyle siyaset yapmayı, cübbeyle CHP’ye tekme-tokat girişiyor.

Ama nedense AK Parti’den “Elinize kolunuza sağlık, iyi dövdünüz... Ama keşke cübbenizi çıkarıp da girişseydiniz” türü sıcak ve yumuşak bir tepki bile yok.

Burhan Kuzu'nun bıyığı ne diyor?
- “Değirmende değil, yaşayarak ağardık” diyor.

*

- “Beni niye boyamadın Burhan Hoca” diyor.

*

- “Aklığımla ben bir AK Parti bıyığıyım” diyor.

*

- “Beni kareli ceketle tamamla Burhan Hoca” diyor.

Çiller ve Bahçeli: Oy getirir mi?
Erdoğan’ın 2019 için “başkan yardımcısı” olarak kamuoyuna takdim edeceği iki isim varmış:

Devlet Bahçeli ve Tansu Çiller.

*

- Çiller: Bir tek oy getirsin dişimi kırarım.

- Bahçeli: Yeni değil, sürpriz değil, şaşırtıcı değil.

*

Sonuç?

Erdoğan’ın daha başka seçeneklere yönelmesi şart...

...

Son kez tane tane ve basitçe anlatıyorum: Baştan sona 'Ensest'

Kamuoyunda Murat Başoğlu vakası tartışılıyordu.

Melis Alphan, “Murat Başoğlu’na niye şaşırıyoruz ki? Türkiye’de ensest oranı yüzde 40” diye bir yazı yazdı.

*

Bir köşe yazarı, “Murat Başoğlu’na şaşırmayın, onun gibilerin oranı yüzde 40’tır”diye yazıyorsa...

Ona tabii ki “Hop! Türk toplumunun yarıya yakını yeğen, amca falan dinlemeden fantezi mi yaşıyor? Atma Recebiye! Köşe kardeşiyiz” denir, başka ne denecek?

*

Ceza hukukunda ensestin tanımı şöyle:

“Evlenmeleri yasak olan reşit kişiler arasındaki rızaya dayalı cinsel ilişki”.

Yani?

Tam da Murat Başoğlu ve yeğeninin yaşadığı ilişki gibi ilişki.

*

Türk Ceza Kanunu’na göre aralarında evlenme yasağı bulunan ve reşit olan akrabalar arasında rıza ile gerçekleşen cinsel ilişkiyi yasaklayan bir hüküm yok.

İşte tam da bu nedenle...

Murat Başoğlu ve yeğeniyle ilgili olarak ensestten değil, kamuya açık yerde hayâsızca davranıştan soruşturma başlatıldı.

*

“Ensest” derken kastedilen nedir?

- BİR: Murat Başoğlu’nun yaşadığı türden ilişkiler mi?

- İKİ: Aile içinde cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar mı?

Birinci kastediliyorsa...

O tür ilişkiler, ceza hukukunda “ensest” olarak değerlendiriliyor ve suç olarak tanımlanmıyor.

İkinci kastediliyorsa...

O zaten suç... Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suç...

*

Benim baştan beri anlatmak istediğim budur.

*

Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçun aile içinde yaşanması, tabii ki bu suçu çok daha vahim kılar.

Mağdurlarının çığlık bile atamadığı, gizli kapaklı kalabilen bu tür suçların ortaya çıkarılması ve üzerine gidilmesi için elbette çaba harcanmalıdır.

Ama bunu yaparken de ortaya “yüzde 40” gibi afaki rakamlar atılmamalı.

“Araştırmayı yaptık ama ayrıntıları açıklamadık” türü saçma sapan izahlara yaslanarak geçiştirilecek bir şey değildir bu yüzde 40 meselesi...

*

Tabii ki oran önemli değildir.

Tabii ki milyonda bir bile olsa konu çok önemlidir.

Ama oran önemli değildir diye salla babam salla yapılamaz.

NOT: Ensestin muhafazakâr kesimde yaygın olduğu iddiası, sosyal medyada yürütülen tartışmalarda dile getirilen bir husustur. Hürriyet’te hiçbir yazar böyle bir yaklaşımda bulunmamıştır.