Kayıp dizisi de Kayıp Şehir gibi ortada mı kalacak?

KAYIP DİZİSİNDEN KARELER.. FOTO GALERİ

'Kayıp' dizisinin benzeşmeli dünyasını keşfetmek...

Kanal D'nin akıllıca taktiğiyle 'Karagül' ve 'Medcezir'e yem edilmek yerine, 'Yalan Dünya'nın arkasından ikinci kuşakta devreye sokularak, serbest kalan izleyiciyi çekmesinin yolu açılan 'Kayıp', başlangıcına oranla reytingini de artırmış durumda.
'Suçlu kim' sorusuyla basitçe yol almak yerine farklı suçlar ve suçlular çıkartarak 'Nasıl, niçin' sorularıyla merakları tetikleyip öyküsünü gelişime müsait kılan 'Kayıp', gerek tiplemeleri gerekse işlenişiyle baştan beri fark edilmeyi hak ediyordu zaten. Dolayısıyla bu sonuç bence gayet makul.
New York'un Central Park'tan verilen manzarası gibi, İstanbul'un çevresinde kıt kanaat kalan ağaçlık bölgeden gökdelenlere bakışı, sahne geçişlerinde kullanan ve kısa sahnelerinin yarattığı hareketlilikle sıkılmadan izlenebilen 'Kayıp'ın en büyük özelliği, yabancı polisiyeleri aratmayan dokusu.
Bu dokuda; kafasından çıkartmadığı kapüşonuyla ortalıkta gezinip çevresini gözetleyen ve aslında düğümü çözebilecek sırlara vakıf olduğu için dizinin en önemli karakteri konumunda bulunmasına karşın şimdilik pek parlatılmayan Kadir'le Amerikan yapımlarını hatırlatan... Yanı sıra müziğinden temposuna, iz takibinden görüntü kalitesine pek çok ayrıntısıyla yerli polisiye çizgisinin dışına çıkıp bizdeki suç ve suçlu tiplemesinin giderek Amerikanlaştığını gösteren dizinin bir başka özelliğiyse benzeşmeleri.
***
'Nefesiniz ne kadar kuvvetliymiş' diyerek kucağına kazara düşen Özlem'den etkilenerek bir aşk ilişkisinin düğmesine basan Dedektif Mehmet'in olay mahallerindeki delil bulma dikkatine ve derinlemesine analizine karşılık polisin görüneni kabul etme kolaycılığını ortaya koyan yapımda olaylara yön veren ve benzeşmeleri akla düşüren karakter, Falko...
Kullandığı gözlük yurt dışından getirtilen, değeri bilinemeyen 'Kayıp Şehir'deki İrfan'a benzememek için saç ve giyim şekli değiştirilen İlker Kaleli'nin canlandırdığı Falko karakterinin izlediği çizgi, 'Sana Bir Sır Vereceğim' dizisindeki Barış karakteriyle fazlaca bağdaşmakta.
Fox TV'nin dizisindeki Barış, nasıl ki abisi Tilki'den terk edilmenin intikamını alıp adaleti sağlamak için kimliğini gizleyerek ses değiştiriciyle talimatlar verdi, Aylin'le Tilki'yi birbirine kırdırmak için onları ölümcül seçime zorladıysa, 'Kayıp'ta da günahlarının bedelini ödetmek isteyen ve Falko karakteri, içten içe bir hırs beslediği Kemal'i aynı şekilde telefonla arayıp 'Oğlun için ne yaparsın, ne kadar ileri gidebilirsin' sınamasına soktu. Kimin kimden kopya çektiği meçhul olsa da olaylar 'Sana Bir Sır Vereceğim'de daha önce geliştiğini hatırlatalım.
***
Sarı taksilerin yoğunlukta olduğu durmuş trafiği, kaldırımdaki insan kalabalığı ve bunların arasında randevuya yetişmek için koşturan Kemal'le Amerikan aksiyonlarını aratmamayı sürdüren yapımda, 'Die Hard/Zor Ölüm' misali yönlendirmelerle avını istediği noktaya ulaştırarak benzeşmeleri sürdüren Falko, dizideki tüm diğerleri gibi başarılı bir karakter. Ancak onun icraatlarını izlerken gözüme çarpan çelişkiye değinmeden de edemeyeceğim.
Tüm konuşmalarını ses değiştiriciyle yapacak kadar akıllı ve tedbirli olan Falko, nasıl oldu da acımasızlığını doruklaştırdığı satırla parmak kesme olayındaki kamera çekiminde doğrudan kendi sesiyle yer aldı?
Şayet buna uygun bir teknolojiye sahip değildiyse kameranın karşısında tehditler savurmak yerine sadece görüntü yollayabilir veya sonrasında telefon da edebilirdi.
Ama o zaman da 'Ben bu sesi bir yerden tanıyorum' diyerek görüntüleri defalarca izleyen ve babasıyla ailesinden utandığını öğrendiğimiz; sürpriz bir biçimde 'hain' çıkan Bilal'i öldürme emriyle devreye daha çok sokulan Kemal'in yolu açılamazdı değil mi?
Sahte polis plakasını, siyah-beyaz kamera kaydından fark ettiği renk oynamasıyla tespit eden Dedektif Mehmet kadar ayrıntılardan ipucu yakamla maharetim olamasa da bu mantık çelişkisi aklıma takıldı işte.
***
Aklıma takılan bir başka ayrıntı ise organ mafyasına hizmet ederek sabıkalı hale gelen Doktor Nuri'nin 1 milyon liralık ödülü kapabilmek için Murat Bey'i araması... Şarman Holding'in telefonunu bulmasını Dora'dan isteyen Doktor nasıl oldu da doğrudan Murat Bey'in cebine ulaşabildi?
Murat Bey'in cep telefonunun numarası sorgulamaya açık mıydı yoksa Şarman Holding'tekiler her arayana direkt Murat Bey'in cep numarasını dağıtma serbestîsine mi sahipti? Biz de şimdi istesek, filanca holdingin başkanının cebine bu denli kolay ulaşabilir miyiz?
Tabi bu noktada, hard diskin içinde gördüklerini ve diskin çalınışını daha önce gündeme getirmek varken neden holdinge gelmeyi uygun gördüğünü merak ettiğim Mehmet'le, hard diski geri veren Murat'ın sohbeti de pek mantıklı gelmedi bana. Nihayetinde bir dizi... Bu kadar çok mantık aramayalım, değil mi ama?
***
Öyleyse gelelim finale...
Yabancı uyruklu sağlıkçı bayanların ülkemizde nasıl istihdam edildiklerini 'Dora' karakteri üstünden gösteren, dost bildiği Özlem'e kocasını kaptıran, ağabeyinin çevirdiği dolaplardan bihaber üzüntüsünü paylaşan Leyla Hanım'la da en büyük kötülüklerin en yakınımızdakilerden geldiğini her anlamda ispatlayan 'Kayıp', Özlem'i de Mehmet ve Kemal çekişmesine alet edecek gibi görünmekte.
Aslı Enver'i tıpkı 'Suskunlar'daki gibi iki erkek arasında bırakma yolunda ilerleyerek aşk-kıskançlık duygularını bünyesine katan; Kemal'in 'babalığı öğretecek son adam' gibi gördüğü Feridun Bey'i de devreye sokarak hem 'çocuk kaçırma'nın tıkandığı yerde konusunu geliştirmek için malzeme yaratan hem de çatışmacılığı geliştirip baba-oğul ilişkisi üstünden ilgi çekmeye soyunan 'Kayıp' dizisinin benzeşmeli dünyasını keşfetmeye giriştiğimiz yazımızda söylenecek sözümüz şimdilik bu kadar.
Genelinde başarılı olan dizi, ilerleyen bölümlerde nasıl bir hal alır? Gelişmeler diziyi yolundan mı çıkartır? Ya da yetersiz kalıp 'Kayıp'ın da tıpkı 'Kayıp Şehir' gibi bir anda ortadan kaybolmasına mı sebep olur? Bunu hep birlikte göreceğiz.

Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal